Siz, ramazan ayında bolluk, bereket bekleyerek birbirlerine hayırlı işler diyen esnafın artık ne olur ne olmaz diye, “işlerimiz iyi olur inşallah” dediğini düşünebiliyor musunuz?
Bir dönem karşımıza çıkan simitçi, taksici, çımacı bize lafın gelişi “selamünaleyküm” dedikçe, bazılarımız rejim elden gidiyor telaşıyla “merhaba” derdi ısrarla. Onlar da işin bir sınıfsal çatışmaya dönüştüğünü düşünerek, selamı toptan kestiler. Artık İstanbul’da selam almak bile parayla!
Bu aralar “hayırlı işler” dersen, hayırcısın.
Geçen gün, AKP’li bir belediyeye telefon eden bir arkadaşım telefonun “hayırlı günler” diye açıldığını duyup, başkanın AKP’li olduğu halde, hükümetle arasının açık olduğu için, memurlarına ısrarla ve derinden hayır propagandası yaptığını düşündürecek kadar derinleştirmiş kafasındaki komplo teorilerini.
Vay bu dönemde evlenenlerin haline!
“Eveeet” dedikleri anda, evet sözcüğünün 13 Eylül sabahına kadar alt metninde taşıdığı anlamı bir daha düşünmeliler.
Tiyatroda oyuncu metni alır. Deşifre etmeye çalışırken, sözcüklere anlam bulma ve derinlik katma telaşında bir alt metin arar. İşte size bir evet sözcüğünün bu dönemdeki deriinliği!
Gerçekten de, sözüm ona bir nikahı jest olarak kıyan belediye başkanının, gelinle damada “mesele burada evet demek değil, 12 Eylül’de de evet demek” deyince, gelinin babasının “eve iş getirmeyin” diye bağırdığı ve ortalığın karıştığı bir memleketteyiz.
Sezen Aksu’nun politik eğilimlerini hiç samimi bulmuyorum. Ahmet Kaya’ya, Serdar Ortaç kadar bile sahip çıkmayan Sezen’in Kürt açılımı için başbakanı kutlamasını en çok eleştirenlerdenim. Ama “evet” diyeceğini açıkladı diye, solcuların, İzmir’deki Sezen Aksu sokağının adının değiştirilmesini istemeleri çok komik doğrusu. İstemiyorsan sen girme o sokağa… Ama o sokağa girip, çıkmaman Sezen’e olan saygıya kusur etmeni gerektirmez!
Evetçi Sezen’in bütün CD’lerini çöpe atacaklarmış solcu arkadaşlar. Hayır! İyi bir şey üretirse, sanatına evet, politik düşüncesine hayır dersin!
Fazıl Say, Sezen Aksu’nun müziğini kirli ve detone bulmuş ya, bu ülkede yıllardır bir müzik tartışmasının silikon tartışmalarının önüne geçmesini göz ardı edercesine, işi komplo teorisine döküyorlar.
Fazıl, bu açıklamayı Sezen’in, evet’çi olması nedeniyle yapmış.
Şimdi, evet desen linç ediliyorsun.
Hayır diyeceğini söylersen, başın zaten belada!
Bakan açıklama yapıyor: “Hayır diyen iş adamları sakın Eylül’de vergi borçlarının af edilmesi için beni aramasınlar. Yurtdışı yasaklarını kaldırmayacağım!”
Başbakan ise TÜSİAD’a haykırıyor: “Ne biçim iş adamısınız kardeşim? Ülkenizi sevmiyor musunuz? Ya evet, ya hayır diyeceksiniz. Hangi yanda olduğunuzu açıklayacaksınız. İstemeye gelince, istemeyi biliyorsunuz ama!”
Ama sayın başbakanın hükümeti, hayırcıları fişleyeceğini açıkça beyan etmiş. Şimdi, zavallı milyar dolarlık servet sahiplerinin, taraf tutacak gücü mü var? Memleketlerini mi sevecekler, vergi borçlarının af edilmesini mi isteyecekler?
Yeni anayasa paketi, insanların artık fişlenmeyeceğini söylüyor. Gönlüm, tabi ki “evet” demekten yana! Öte yandan, yeni anayasayı uygulayacak hükümet açıkça kendisinden yana olmayanları fişleyeceğini beyan ediyor.
Şimdi evet mi diyeyim, hayır mı?
Tarafsız kalmak ya da vereceğin oyu gizli tutmak iyice suç!
Sandıkla ilişkisinin mahrem olduğunu belirten Metin Akpınar’a yükleniyorlar.
Ne biçim sanatçısın kardeşim?
“Tarafını belli et” be adam!
Geçenlerde bir internet sitesi Erdoğan genelgesi başlıklı bir espri yayınladı: “Başbakanlık hayırlı günler demeyi yasakladı” diye!
Başbakanlık Basın Merkezi cevabı yapıştırmaz mı?
“Bir internet sitesinde Sayın Başbakan’ın imzası ve resmi yazı formatı oluşturularak, sahte bir başbakanlık genelgesi yayınlanmıştır. Bu çerçevede sahte bilgi ve içerikler oluşturulması suçtur. Vatandaşların esasen mizahi bir içeriğe sahip olduğu belli olan bu tür genelgelere itibar etmemeleri….”
Televizyoncular “Çarkıfelek” ile boşuna zaman harcıyorlar.
Yerlerinde olsam şu dönem ratingleri Erkan Yolaç ile zorlardım.
Vatandaşını çok seven ve mizahı salgın bir hastalık olarak görerek bülten çıkarttıran başbakanlık, Erkan Yolaç’la evet ya da hayırı yasaklatarak da tarihe geçerdi bu durumda!
Öte yandan, twitter’da, “memleketim hakkında endişeliyim” yazan Gülben Ergen’e, Cumhurbaşkanımızın oğlundan yanıt geliyor: “Senin için ne yapabilirim?”
Gülben Ergen, hiç beklemediği bir gençle karşı karşıya geldiği için uzun bir sessizliğe gömülüyor.
Ama cevabını sevgili eşi Mustafa Erdoğan’dan alıyor 12 Eylül’de evet diyeceğim!
Mustafa Erdoğan, Gülben’i “şimdilik” kurtarıyor belki ama benim kafam karışık.
Bakkal, bir haftadır evime süt ve ekmek girmediğini fark etmiş.
“Abi, sütün kalmamış.”
Benden yanıt yok!
“Ekmek?”
Ne evet, ne hayır!
Aç kalacaksın ulan diyor kırk yıllık bakkalım boğazıma sarılarak.
Ekmek ister misin? Evet mi, hayır mı? Söylesene!