Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in bir şiir kitabının adı ‘Haziranda Ölmek Zor’dur. Bizim edebiyat, sanat ve siyaset sahnesinden ebediyete çekilen hemen her şahsiyet, sanki anlaşmışlar gibi Haziran ve Temmuz aylarında arkalarında derin bir hüzün ve onarılması imkansız bir boşluk bırakarak veda ederler yalan dünyaya.
Şimdi aylardan Temmuz ve zor bir ayrılığa daha hazırlanmamız gerekiyor. Tıpkı yine Temmuz’da yitirdiğimiz Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, Cevdet Kudret, Ece Ayhan, Bilge Karasu, Yavuzer Çetinkaya ve tabii ki Metin Altıok’u uğurladığımız gibi. Yalnızlığımızı yollarla paylaşarak ve gözyaşlarımızı birbirimize fark ettirmeden…
Yazar, eleştirmen ve tiyatro eğitmeni Füsun Akatlı, yakalandığı hastalıktan kurtarılamadı, o artık aramızda değil. 1944 yılında Ankara’da doğan Akatlı, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi’nde ‘felsefe’ masteri ve ardından ‘edebiyat felsefesi’ dalında doktora yaptı.
Füsun Akatlı, 1970 yılından itibaren Forum, Türk Dili, Dost, Yeni A, Soyut, Militan, Politika, Türkiye Yazıları ve Oluşum gibi aylık ve haftalık dergilere periyodik olarak sanat, felsefe ve edebiyat alanında düşünsel ve kuramsal yazılar yazmaya başladı.
1970’li yıllarda şair ve felsefe öğretmeni Metin Altıok’la yolları kesişen Füsun Akatlı, şairle bir süre evli olarak hayatını sürdürür ve bu evlilikten Zeynep Altıok adlı kızları olur. 2 Temmuz 1993 yılında Sivas katliamında eski eşi, yoldaşı ve çalışma arkadaşını yitiren Füsun Akatlı, bundan sonra kendini, sürekli yazmaya verdi ve en güzel bilimsel çalışmalara imza attı. Türkiye’de edebiyat alanında ayrı ayrı önemli yerleri olan Sait Faik Edebiyat Ödülü, Simavi Ödülleri, Behçet Necatigil ve Cevdet Kudret Edebiyat ödüllerinin de jüri üyeliğini yapmış olan Akatlı, sanat, edebiyat ve felsefe alanında yazdığı yazılarla ufuk açıcı ve yol gösterici olmuş bir yazar ve aynı zamanda öğretmendir.
Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nün kurucu başkanlığını yaptığı dönemde karşılaştığı haksızlıklar ve uğradığı baskılar sonunda istifa eden ve üniversiteyi sanatın bağımsızlığı ve kendi bilinci ve onuru için mahkemeye veren Akatlı, açtığı davayı kazandı ancak Yeditepe’ye dönmedi bir daha. Çeşitli üniversitelerde Felsefe Tarihi, Sanat Felsefesi ve Dil Felsefesi dersleri veren Akatlı, son olarak Cumhuriyet gazetesinde Zamansız Yazılar adlı bir köşede yazmaya başlamış ve ilk olarak 14 Haziran’da ‘Isınma Turu’ adlı yazısını yazmıştı.
Yazdığı kitaplar arasında felsefi tartışmalar yaptığı ‘Niçin Diyalektik’, felsefi argümanlarla edebiyat kuramlarına yaklaştığı ‘Felsefe Gözüyle Edebiyat’, toplumsal, kültürel ve sanatsal alandaki yozlaşmışlık üzerine yazdığı ‘Kültürsüzlüğümüzün Kışı’, Bilge Karasu’nun yapıtlarını edebiyat, dil ve estetik açıdan değerlendirdiği ‘Bilge Karasu Aramızda’ ve ozan Ruhi Su’nun hayatı, sanatı ve düşünsel duruşu üzerine kaleme aldığı ‘Bir de Ruhi Su Geçti’ ve ayrıca son yıllarda dergi ve gazetelerde yazdığı yazılardan oluşturduğu ‘Zamansız Yazılar’ adlı yapıtlarıyla entelektüel hayatımıza felsefi, düşünsel ve sanatsal değerler bıraktı. Türkiye mütevazı bir aydınını; edebiyat ve felsefede çalışkan bir işçisini yitirdi. Tiyatro nesnel ve bilimsel bir ‘göz’ünü kaybetti.
Her geçen gün azalıyoruz. Bu gerçeğe hep hazır olmak, olacak şey değil!..