Türk Sanat Müziği’nin büyük bestekârlarından Sadeddin Kaynak 1961 yılında vefat etti. Yüzlerce eserin bestekârı Kaynak, özellikle Mısır kökenli filmlere hazırladığı Türkçe şarkılarla, tiyatrocularımız için ilham verici bir örnektir.
Mısır’da yapılan Harun Reşit isimli film için müziğin değiştirilip değiştirilmemesi konusunda çıkan anlaşmazlık, özgün müzikli nüsha yanında Türk Müziği besteleri ile hazırlanacak nüshanın aynı anda halka gösterilmeye karar verilmesi ile çözülmüş.
Beyoğlu’nda aynı anda vizyona giren filmlerden Türk Müziği besteli şarkıları olan, Arap müzikli olanının 3 katı hasılat yapınca yeni bir yol açılmış ve Kaynak yaklaşık 80 filme 800’e yakın beste yapmış. O filmleri “yerli”leştirmiş. (Uyarlamış bir anlamda.)
Kaynak tarafından kaleme alınan bir yazıda film müziğinin niteliği konusunda “Filmde bulunduğu yere uygun ve mutabık olması”; “Nağmelerin herkes tarafından kolayca terennüm edilecek ve çalınacak derecede kolay olması” özellikleri vurgulamış.
Kaynak, yazısında “Bir milletin musikîsini bir gayeye ulaştırmak isterseniz, halkı da beraber o gayeye ulaştırınız. Türk Musikîsinin şehirden kasabaya, kasabadan köye kadar gitmesini sağlayan en kuvvetli bir yayın ve en sihirli telkin vasıtasının film sanayimiz olduğundan şüphe yoktur” demiş.
Kaynak kendisi ile yapılan bir söyleşide de “Mecbur kalıp dinlese sadece kulağı ile dinler, gönlüyle değil. Bizlerin takdirkârı musikîseverlerdir. O yüzden her tabakadan insana eserlerimizi beğendirmek gerekir ve onu beceremeyen de bestekâr değildir” demiş.
Kuşkusuz başarının mimarı olarak şarkı sözlerini yazan Vecdi Bingöl’ü de anmadan geçmemek gerekir.
Kaynak’ın film şarkıları “adaptasyon” olduğu ileri sürülerek ve ortaya konan çaba “Fantezi” ismi verilerek küçültülmek istenmiştir.
Ne mutlu ki iddia sahipleri çok küçük bir çevre olarak kalmış, müzik aleminin gerçek sanatçıları Kaynak’ın büyüklüğünü ve özgünlüğünün hakkını teslim etmişlerdir.
O zamanlar “Fantezi” denilen pek çok Kaynak şarkısı, şimdi herkesin bir dinleyişte terennüm ettiği (söylediği), müziğimizin klasik eserleri arasındadır.
Kaynak’ın ifadeleri ile amaç “Türk Musikîsini asri (çağdaş) icaplara (gereklere) uygun şekilde işlemenin ve kullanılmanın en verimli ve müsait (uygun) yeri olduğunu bilerek memleket davasına bu yönde hizmet etmek –millî zevklerimize uygun olmak şartiyle- musikîmizi gitmesi lazım gelen hedefe uygun şekilde sevk ve tevcih etmek (yöneltmek)tir.”
Kaynak’ın dikkat ettiği husus şöyle özetlenebilir: “Şarkı filmin neresinde bulunuyorsa, o bölümdeki konuya, makam, usũl, ritim ve güfteye uygun olacaktır.”
Kaynak, ayrıca, filmin orijinalindeki ağız hareketlerine de dikkat ediyor ve ona uygun sözleri kullanmaya gayret ediyor.
Tanbur sazının önde gelen ustalarından Necdet Yaşar, Kaynak’ın müziği ile ilgili şunları belirtmiş:
“Bir defa eserlerinde folklor malzemesini kullanıyor. Malzemeyi çalıntı ederek değil kendisi adeta yeniden yaratıyor. Folklorik malzemeyi makam sistemi içinde kullanıyor.
……
Çok ince zevklere hitap ediyor. O çok yüksek seviyede bir şeyler yapıyor ve yüksek seviyede bir meraklıya hitap ediyor. Öyle bir eser yazıyor ki en titiz bir meraklıya hitap ederken, kaldırımlarda garip dolaşan bir meraklıya da hitap edebiliyor.”
Hasan Oral Şen’in “Serbest hür özellikleriyle kuralların daralttığı bestekarın hareket alanını genişleten, ilhamını serbestçe kullanabildiği bir biçim olarak düşünebiliriz. Bestekarlığı gerçek anlamda hak etmiş ve geleneğin gerekli kıldığı eserleri verebilmiş ve sonra bu yolu denemiş olanlar için geçerlidir” ile Yılmaz Öztuna’nın “Klasik şarkıda başarı kazandıktan sonra belirli maksatla serbest şekiller denenmelidir” ifadelerindeki gerçeği de akıldan çıkarmamakta yarar olacaktır.
Tiyatromuzun, Sadeddin Kaynak’ı öğrenmesi, anlaması iyi olur diye düşünüyorum. O zaman, “temeli” bilmeden serbest denemelere kalkışan; folklorunu bilmeden “post-modern takılan”; “Ben yaptım oldu”cu uyarlamalar görmeyiz belki.