26 Mayıs 2010 tarihinde Göztepe İhsan Kurşunoğlu Anadolu Lisesi (GİKAL) Erhan Gökgücü’nün yazdığı “Bilimin Tehlikesi” adlı oyunuyla Saint Joseph Lisesi Tiyatro Buluşması’nda sahne aldılar.
Oyun iki perdedir. İlk perde ana karakter olan Nebulus’un evinde geçer. Profesör Nebulus tarihe damgasını vuracak bir içecek icat eder: İnsanların yalan söylemesine engel olan bir ilaç. Profesör evinde arkadaşlarını ağırladığı bir gece karısı dâhil misafirlerinin içkisine bu karışımdan koyup insanlar üzerindeki etkisini gözlemlemek ister. Misafirler Nebulus’un bu tavrına çok sinirlenir ve evlerine gitmek isterler ancak Nebulus buna izin vermez ve doğrular bir bir ortaya çıkar, herkes arka arkaya itiraflarda bulunur. Nebulus’un karısının Nebulus’u aldattığı, arkadaşının Nebulus’un doçentlik yazısını çaldığı, gazetecinin başbakandan canlı yayın yapmak için para aldığı, şairin şiirleri çaldığı ortaya çıkar. Bunlar toplumun önde gelen insanlarıdır; fakat hepsi “yalancı, aldatıcı ve düzenbaz”dır. İcadın gizli kalması için Bay Gizli Güvenlik olaya el koyar, ancak Nebulus iki ara bir derede icadını evinin hemen yanındaki baraja dökmüştür bile. İşte oyunun ilk perdesi böyle bitiyor. Aslında oldukça heyecanlı bir yerde ara verildi ve bu seyircinin ikinci perdeyi merak etmesini sağladı.
İkinci perde başbakanın makam odasında geçer. Seyirci başbakanın sorunu çözmek için ne gibi çözümler almaya çalıştığını görür. Öncelikle başbakan yalnızca Meclis için su ithal edilmesini ister. Daha sonra bu gizli bilgiyi bilenler susturulmalıdır; kaza süsü vermenin en mantıklı çözüm olduğuna karar verirler. Başbakan aralarında kendisine çok yakın bir milletvekili olduğunu söyler. En sonunda yemekte hepsinin zehirlenmiş olmasının en iyi çözüm olduğuna karar verilir. Basın ilgi göstermesin diye hemen bir yapay gündem maddesi oluşturulur. Başbakan bu ilaç sayesinde adaletin yerini bulacağını, hiçbir şeyin gizli kalmayacağını, devletlerin kandırılmayacağını söyler ve sevinir. Ancak yakalanan Profesör Nebulus ikinci bir atom bombası olayına sebep olmak istemediğini söyler ve formülü vermeyi reddeder. Yanlışlıkla sudan içen başbakandan itiraflar gelir; koltuğundan vazgeçmek istemediği gibi birçok sırrını Nebulus ile paylaşan başbakan ilacın etkisi geçince söylediklerini reddeder. Sonunda başbakanın dediği gibi “Politika günü kurtarır.”
Oldukça iyi bir metni sahneye koyan GİKAL, okullarında sahne olmadığı için oyunu kantinde çalışmışlar. Oldukça zor ve kısıtlı şartlarda oyunlarını çıkarttıklarını düşünürsek bütün oyuncuları gerçekten tebrik etmek gerekir. Dekor ve kostümleri öğrenciler yapmışlar ve emekleri görülüyordu. Kalabalık sahnelerde bile birbirlerini dinlediler ve bir sorun yaşamadılar. Ancak dürüst olmak gerekirse bazı repliklerin anlamları pek seyircilere geçemedi. Bazı yerlerde oyun bir okuma provası gibiydi. Oyunculuklara biraz daha çalışılması gerekirdi, fakat şunu da belirtmek gerekir ki, bu sadece bir lise tiyatrosu ve gençler tiyatro yapmanın zevkine varıyorlar. Birlik beraberlik içinde eğlenerek oynayan GİKAL tiyatro topluluğunu ayakta alkışlamakla beraber Erhan Gökgücü’nün de dediği gibi “Yaşasın doğruluk. Doğruluğun onuruna”. İnsanlığın böyle icatlara hiç ihtiyacı olmaması dileğiyle…