İ.T.Ü.’de Öğrenci Kulüp Faaliyetlerinde İdare Kaynaklı Sıkıntılar

Pinterest LinkedIn Tumblr +

İstanbul Teknik Üniversitesi eğitim alanındaki başarılarının yanında sosyal faaliyetlere verdiği önemle de övünen bir üniversite. Ne yazık ki idare, bu övünmeyi haklı çıkaracak adımları hep geriye doğru atmayı tercih ediyor. Zira idarenin sosyal faaliyetlere yaklaşımı bu tercihte önemli bir rol oynuyor.

İ.T.Ü.’de “sosyal faaliyet” öğrencinin boş zamanını değerlendirmek, dersten başını kaldırdığında eğlenceli bir şeylerle uğraşabilmek amacıyla yaptığı ve öncelik sırası her zaman geri planda olan, hobi türü faaliyet olarak algılanıyor. Bu algının yarattığı en önemli tahribat, öğrenci faaliyetlerine “vazgeçilebilir” etkinlikler gözüyle bakılması oluyor. Dahası öğrencinin gözünden olaylara baktığını düşünen kimi idari yöneticiler, öğrencilerin bu faaliyetleri “geçici” bir süreliğine yaptıklarına, aradan birkaç sene geçtikten sonra öğrencinin mezun olmasıyla kulüp faaliyetinin noktalanacağına inanıyorlar. Bu iki algısal yargının, vazgeçilebilir ve geçici olma özelliğinin, kesiştiği noktada idarenin kulüp etkinliklerini engellemesine kadar varabilen sorunlar ortaya çıkıyor.

İdarenin, “vazgeçilebilir” faaliyet yürüten kulüplerden bazı konuları “idare etmelerini” talep etmesi bu bağlamda anlaşılabilir hale geliyor. Örneğin, İ.T.Ü. Tiyatro Kulübü üyesi üç topluluk, TİMİS, İTÜ Sahnesi ve Taşkışla Sahnesi, her sene şehir dışına çıktığı turneler için okuldan otobüs ayarlanmasını talep eder ve bu şekilde Ege Üniversitesi’nin, ODTÜ’nün, Anadolu Üniversitesi’nin tiyatro şenliklerine katılırdı. Bu sene ise Tiyatro Kulübü’nün turneler için otobüs ayarlanması talebi reddedildi; nedenini ise ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Kabaca açıklamak gerekirse talebin sürekli değişen bürokratik engellere takıldığı söylenebilir. Kısacası Tiyatro Kulübü’nün turne hakkı idare tarafından engellendi ve kulübe bağlı tiyatro toplulukları ortada bırakıldı. Bu noktada önemli bir başka konu ise okuldan nakit bütçe almayan, bu seneye kadar tüm turnelere okulun ayarladığı otobüslerle çıkmış, tamamı öğrencilerden oluşan Tiyatro Kulübü’nün hangi parayla otobüs ayarlayıp da turneye gideceği sorunsalıdır. Okulun bu soruya verebileceğini düşündüğüm yanıt tek kelimeyle şu: Sponsor…

Bilindiği gibi, bu sene İ.T.Ü.’ye yeni bir rektör atandı ve her rektör gibi ilk işi okul idaresinde değişikliklere gitmek oldu. Bu değişikliklerin ve yeni döneme dair öngörülerin aktarıldığı bir genel kurul yapıldı. Bu genel kurulda Savunma Teknolojileri Kulübü’nün birçok sponsorla desteklenen ÜSSİ 2010 etkinliği rektör tarafından bir kulübün gerçekleştirebileceği en başarılı faaliyet olarak takdim edildi. Bu tavır üzerine bir öğrenci tarafından kendi faaliyetlerini sponsorsuz olarak yürütmek isteyen kulüplerin de olabileceği belirtilince rektör, günümüz ekonomik konjonktürüne ayak uyulması gerektiğini açıklayarak “Hangi devirde yaşıyoruz? Böyle fırsatlar varsa bunları kullanmayı bileceksiniz. Uyanık olun biraz.” diye yanıt verdi. Otobüs ayarlanmasına dair yaşanan krizin böyle bir dönemde ortaya çıkması gerçekten de ilginç bir rastlantı, değil mi?

Elbette İ.T.Ü.’de öğrenci faaliyetleri sadece Tiyatro Kulübü’nün yaşadığı sıkıntılardan ibaret değil. Bu yazı kapsamında ele alınamayacak bir sürü sorun sürekli olarak ortaya çıkmaya devam ediyor. Bu bağlamda öğrenci kulüplerinin bir araya gelerek kulüplerin idare edilmesine dair söz söyleme hakkı talep etmesi acil bir gündem olarak varlığını koruyor.

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Öykü Gürpınar

3 yorum

  1. Pingback: İTÜ Yönetiminden Tiyatro Kulübü’ne Turne Engeli | Mimesis

  2. Gılman Kahyaoğlu Tarih:

    Türkiyemiz’in en köklü ve saygın üniversitelerinin arasında yer alan İSTANBUL TEKNİK ÜNÜVERSİTESİ;Böyle bir KISITLAMA,YASAKLAMA yapamaz… BU KISITLAMAYA GİDEN SAYIN REKTÖR VE YARDIMCILARINI SAĞDUYUYA DAVET EDİYORUM…Yönetimin bu engellemesi dilerim ivedilikle kaldırılır ve gençlerimiz başarılarını sergileme olanağı bulurlar Aksi halde derhal imza kampanyası düzenlenerek Yönetim istifaya davet edilmelidir Esenlik dileklerimle

  3. Umut Tolga Özcivan Tarih:

    5 yıllık lisans eğitimim boyunca İTÜ Kültür Sanat Birliği’nden çektiğimi bir ben bilirim. Öykü arkadaşımız İTÜ’nün kulüplere bakışını çok doğru bir şekilde açıklamış. Öğrenci kulüpleri sadece eğlenceli zaman geçirilmesi için oluşturulmuş yerler değildir, öncelikle bu fikre alışmaları gerekmektedir. Eğitimin sadece formüllerden ibaret olmadığı onun dışındaki faaliyetlerle birlikte edinilen vicdani ve sosyal sorumluluklar da eğitimin bir parçası olduğu gerçeğini herkesin kabul etmesi gerekiyor. Öğrenci kulüpleri salt eğlence yerleri değildir, öğrencinin vizyonunu, hayata bakışını toplumsal duyarlılığını, vicdani sorumluluklarını geliştirebileceği yerlerdir ve önemsenip destek verilmesi gerekmektedir. Buradan uzun uzun kulüpleri faydasını anlatmaya gerek de yok aslında. Kültür ve sanata bakış açısı şu ana kadarki başkanlardan biraz farklı olan birisi Kültür Sanat Birliği başkanı olsaydı eminim çok şey değişecekti. 5 yıllık lisans eğitimim sırasında altı tane Kültür Sanat Birliği eşbaşkanını tanıma fırsatım oldu, şunu söyleyebilirim ki hepsinin de sanata bakış açısı içler acısı. Kültür Sanat Birliği’ni tam bir işletme zihniyeti ile görüp yapılacak her türlü faaliyette mutlaka “sponsor” bulmamızın telkin eden başkanlar maalesef bu kurumun başına getirilmektedir. İTÜ de “güzel sanatlar bölümü” varken “Konservatuar” varken hala Kültür Sanat Birliği’nin başına “müteahit zihniyetli” mühendisleri atamak oldukça anlamsızdır. Aslında anlamsız dedim ama rektörün savunma teknolojileri kulübünün bol “sponsorlu”, “militarist” etkinliğini övdükten sonra verdiği “sponsor bulmayan kulübü yaşatmayacağım” demecinden sonra zihinlerde bazı anlamlar oluşmaya başlıyor. Neoliberal ekonomi modelini üniversite kulüplerrine kadar uygulama çabası ve bu modeli o kadar “normal” ve “olmazsa olmaz” bir model şeklinde sunulması okul yönetiminin zihniyetini bizlere açık bir şekilde göstermektedir. Tüm bu olanlara rağmen gene de güzel işler yapmaya çalışan arkadaşları kutlamak lazım. Abartmıyorum tüm bu tutumlara karşı taş olsa çatlar.
    Herşeye rağmen mücadeleye devam etmek gerekiyor sanırım.

Yanıtla