Kuzey Londra’daki gençlerin aile ve okul sorunlarını anlatan, çeteleşmeye girme ve intihar nedenlerine değinen ve GİK-DER tiyatro ekibi tarafından yazılan ‘BİZ’ adlı oyun 5 Haziran’da ilk kez sahnelenecek.
GİK-DER (Göçmen İşçiler Kültür Derneği) tiyatro ekibi, aile içinde, okulda, arkadaşlar arasında yaşadıklarından ve çevrelerinde tanık oldukları çeteleşme nedenleri ve bilinen sonuçlarını oyunlaştırdı. 17 kişilik ve ağırlıklı olarak kolej öğrencilerinden oluşan tiyatro ekibi, 16 yaş ile 34 yaş arasında değişiyor. ‘BİZ’ adlı oyunun ilk gösterimi, GİK-DER’in 2.sini düzenlediği ‘Kutsiye Bozoklar Kültür ve Sanat Festivali’nin ilk gününde yapılacak. Oyun, 5 Haziran Cumartesi, saat 19.00’da NPK diye bilinen Tottenham stadyumu arkasındaki Northumberland Park Community School’da sahnelenecek.
Hayatın içinden çıkan oyun
Ekim ayında çeşitli doğaçlama çalışmalarıyla bir araya gelmeye başlayan tiyatro ekibi, gençlerin talebiyle, kendilerinin ortaya çıkaracağı bir çalışma olarak belirlendi. Uzun süren sohbetler, konuşmalar ve tartışmaların sonunda ‘BİZ’ adlı oyun yazıldı. Gruptaki tüm gençlerin katılımıyla ortaya çıkan konu Duygu Avcıl, Ezgi Bolat, Özgür Akbaba ve İbrahim Avcıl tarafından yazıldı. Yönetmen Ayşegül Altın’ın da yazdığı ve derlediği oyun iki perdelik. Gençler, doğal yaşamlarında olduğu gibi oyunda da Türkçe ve İngilizce karışık konuşuyorlar.
Daha iyi yerler yaratmak için…
Yönetmen Ayşegül Altın şöyle diyor: “Geleceğimizin umutları diyoruz gençlerimize. Umutlarımız zaman zaman toplu halde, zaman zaman tek tek yok ediliyor. Bu yok ediliş dünyanın değişik yerlerinde, değişik güçler tarafından yapılıyor. Kuzey Londra’da yaşayan gençler ve ailelerin yaşadığı sorunun kaynağı da, dünyada yaşanan her sorunun kaynağı gibi tek kelimeyle ‘kapitalizm’ olarak açıklanabilir ki, öyle. Ancak kapitalizm ortadan kalkıncaya kadar biz daha fazla kayıp vermemek için ne yapabileceğimizi ortaya çıkarıp, bir an önce uygulamak zorundayız. Türkiyeli toplumun bazı kesimleri haklı ya da haksız derneklerin yaptığı çalışmaları yetersiz ya da gereksiz görüyor. Tam da burada oyundaki Eylem karakterinin, cevabı içinde saklı sorusu devreye giriyor, ‘Söylesene, daha iyi bir yer var mı gidilecek?… Hem şikayet edip, hem de böyle oturanları da hiç anlamıyorum’ diyor. Devlet güçleri dünyanın bir ucundan diğer ucuna gidip ‘terörist’ diye ilan ettiği insanları yakalayabilirken, 3 gencin ölümüne neden olan ve tehdit unsuru olmaya devam eden Kuzey Londra’daki çetelerin, gözler önünde olmasına rağmen devlet güçlerinin ‘dur dememesi’ halinde bizler nasıl olacak da devlet güçlerinden bu soruna çözüm bulmalarını bekleyeceğiz.”
Yönetmen Altın, oyun yazılma aşamasıyla ilgili özetle şunları söyledi: “Biz yaşadıklarımızdan ve gözlemlerimizden yola çıkarak Kuzey Londra’da yaşayan ve hepimizi öyle ya da böyle ilgilendiren ‘BİZ’lerin sorunlarını dile getirdik. Oyun yazılırken çeteleşmeyle ilgili filmler de izledik, Social Worker’larla röportaj da yaptık. Oyunun bazı yerleri ise grup dışından bir gencin gerçek hikayesinden kesittir. Ayrıca oyunun müziği ve sözleri ‘Cyco’ diye bilinen Delil Engin tarafından yazıldı.”
Umutsuzluk gençleri çetelere sürüklüyor
Bir grup gencin bir cafede buluşmak üzere evden çıkarken anne ve babalarıyla olan diyaloglarıyla başlayor oyun. Ailesiyle yaşadığı sorunlar nedeniyle okulu bırakan ve evden kaçan Ercan günde 10 saat çalışarak bir yere ulaşamayacağını düşünüp ve ailesiyle daha farklı sorunlar yaşayan Hüseyin’i de ikna ederek çeteye girerler. Çete başı İsmail çocuklara kucak açar, çocukların kendilerini anlatamadığı, iletişim kuramadığı anne ve babalarının yerini alır. Önce esrar ve bıçakla başlayan işler giderek karşı çeteyle çatışmaya kadar varır. Bu arada Ercan’ın kız arkadaşı 16 yaşındaki Pelin babasının baskısı ve annesinin babasından gördüğü fiziksel ve psikolojik şiddet Ercan’la evlenmek için ısrarcı olmasına neden olur. Ercan ise kısa yoldan kazanacağı paranın hayallerini kurar ama hiç de öyle olmaz.