Bu yazı, Aristophanes’in bir sistem eleştirisi özelliği taşıyan “Eşekarıları” oyunu üzerine güncel olarak yapılabilecek yorumlar, eklemeler ve değiştirmeler konusunda bir giriş niteliği taşımaktadır. Büed Drama Komisyonu’nun[1] oyun incelemeleri kapsamında, oyunların dramaturjik ve olaysal bağlamda güncellenmesi tartışmalarına bir örnektir. Çalışma, geniş kapsamlı bir alternatif dramaturji ve güncelleme çalışması değil, Antik Yunan’daki adalet mekanizması ve iktidar odaklarının günümüz Türkiye’sinde nasıl farklı bir şekilde var olduğuna dair bir gözlem-yorum denemesidir. Günümüzde oyunu ele alırken siyasi olayların incelikle değerlendirilmesi, oyun dramaturjisinin yeni baştan şekillendirilmesi için oldukça önemlidir. Oyun üzerine yapılacak olan teatral yorumlar, politik gelişmelerle dramaturjik açıdan organik bir bağ içinde olduğundan zaman zaman politik dili öne çıkaran bir çalışma özelliği taşımaktadır.
Oyun, genel olarak, Philokleon(Kleon dostu) , oğlu Bdelykleon ( Kleon düşmanı) ve Yargıçlar Korosu –Eşekarıları – arasındaki atışmalarla şekillenir.[2] Antik Yunan’da, adalet mekanizması ve yargı kurumu günümüzdekinden çok farklı bir şekilde işliyordu. Din ve devlet hukukuyla uğraşan Areopagos yargıçlığı dışındaki diğer davalarda yargıç olarak kurayla belirlenen yurttaşlar yer alırdı. Her sabah mahkemelerin önünde bekleyen yurttaşlar o günkü mahkemede jüri üyeliği yaparlardı. Bir kişinin jüri üyesi olabilmesi için yurttaş bir erkek (kadınların yurttaş eşi olmaları veya yurttaş olmaları konusunda farklı görüşler var ) olması yeter koşuldu. Atina’da halk meclisini kontrolü altına alan Perikles, jürilere ilk defa ödeme yapılmasına karar vererek yargıçlara 1 obolos ödemeye başladı. Perikles’in ölümünden sonra güçlü bir demagog olan Kleon ödenen parayı üç katına çıkardı. Bu durum zengin, dolayısıyla eğitim alabilmiş olan yurttaşların jüri görevlerinden çekilmelerine yol açmıştır zira bu parayı alabilmek için fakir yurttaşlar sabahın erken saatlerinden itibaren mahkeme önlerine koşuyorlardı. Jüri üyeliği yani yargıçlık bir geçim kapısı haline gelmişti. 20.000 yurttaş erkeğin bulunduğu dönem Atina’sında 6.000 yargıcın bulunması durumu özetlemektedir. Genel olarak yargıçların mesleki yeterliliklerinin azalmasıyla beraber verilen kararlarda hakkaniyet sorunları baş göstermeye başlamıştı. Üstelik yargıçlar maddi durumlarından dolayı Kleon destekçisi bir hale gelmişlerdi. Davaların olmaması demek yargıçların geçinememesi demek olduğu için Atina’da davaların sayısında büyük bir artış olmuştu. Bu durumu kullanarak para kazanmaya çalışan hatta bunu alışkanlık haline getiren gammazlar türemişti. Gammazlara “Sykophantes” –incir kaçakçılarını ele veren- adı verilmişti ki Aristophanes birçok komedyasında bu insanlara çatmıştır. Aristophanes, “Eşekarıları” oyununda yargıçları insanlara zararları dokunan böcekler olarak tasvir etmiştir. Bu adlandırmanın bir diğer nedeni de yargı sonuçlarının balmumu tabletlere sivri kalemlerle yazılmış olmasıdır. M.Ö. 422 yılında Lenea şenliklerinde oynanan oyunda, eşekarılarını temsil eden koro, sivri kalemleri arkalarına takmışlardır. Oyunda kullandığı Philokleon(Kleon dostu) ve Bdelykleon ( Kleon düşmanı) karakterlerinin tartışmalarıyla şair, Kleon’u ve onun destekçilerini eleştirmiştir. Agonda[3] yapılan tartışmayı Philokleon’un oğlu Bdelykleon’a kaybetmesiyle oyun mesajını vermiştir. Aristophanes’in oyunda yer verdiği bir iddia da yöneticilerin devlet hazinelerinden büyük miktarlar çalmalarına karşın yargıçlara eser miktarda para vererek kendilerini halkı düşünen yöneticiler olarak gösteriyor olmalarıdır. Yargıçların, Kleon’a zenginlerin malına el koymasında yardım etmeleri, Aristophanes’in eleştirdiği diğer bir noktadır. Değinilebilecek diğer nokta ise köpek Labes’in[4] yargılanmasıdır. Bdelykleon, babasını mahkemeye gitmemesi için ikna ettikten sonra onu oyalamak için evde bir mahkeme kurar ve evin iki köpeğinden biri olan Labes’i –diğeri Kleon’dur- Sicilya peynirini çalıp yemek suçundan yargılanmasını için babasının önüne getirir. Bu dava o dönemde var olan gerçek bir davanın parodisidir. Dava sahnesi Atina gündemine yapılan güncel bir göndermedir.
Oyuna genel olarak göz gezdirdikten sonra günümüz Türkiye’sinin gözünden bakarken yorum yapmaya en uygun olan konular; yargı erki ile iktidar odağı arasındaki ilişki, bir köpek olan Labes’in yargılanmasındaki göndermeler ve eleştirilerdir.
Günümüzde yargı üzerine yürütülen tartışmaların ana bağlamı, 12 Eylül’den sonra oluşturulan 1982 anayasasında iktidarı elde tutmak için mevcut durumdaki üç önemli kalenin, YÖK, Cumhurbaşkanlığı, yargı mekanizmalarının var olan Kemalist sistemle uyuşmayan bir parti tarafından kullanılmasıdır. AKP’nin Cumhurbaşkanlığına kendi adayını getirmesi, YÖK’ü dümen suyuna alması sonrasında Kemalist sistemin son ve en direngen kalesi olan yüksek yargıyla, yargı reformu adı altında hesaplaşmaya gittiği bir gerçektir. AKP’nin hamleleri ve diğer icraatları göreli bir demokratikleşme görüntüsü taşısa da, bunun pek de inandırıcı olmadığı Kürt sorununda atılan adımlarla, binlerce çocuğun, yetişkinin tutuklanması ve işçilere karşı konulan tavırla ortaya çıkmıştır. Bu günlerde yargı ve iktidar erkleri arasındaki mücadele oldukça hareketli bir biçimde gerçekleşmektedir. AKP’nin demokratikleşme adı altında yapmaya çalıştığı bir yandan da kendi iktidar gücünü pekiştirmeyi amaçladığı hareketlere, Ulusalcı-Kemalist yargı bürokrasisi olanca gücüyle direnmektedir. Yakın zamanda yaşanan savcı savaşları, nöbetçi savcıların verdiği tahliye kararları, anayasa değişikliklerinin Anayasa Mahkemesi’nden dönmesi örneklerini Şemdinli davasındaki Savcı Ferhat Sarıkaya olayına kadar götürebiliriz.
Bütün bu sebeplerden dolayı Aristophanes’in “Eşekarıları” oyunu ülke gündemine dair söz söyleyebilmek açısından oldukça elverişlidir fakat bu çeşitlilik oyunun temel kurgusunun değişmesini gerektirmektedir. Çünkü yasakçı ve zaman zaman faşizan anlayışların hüküm sürdüğü yargı sistemimizde, son zamanlarda yaşanan büyük çatışmaların kaynağı, yargıyla yurttaşlar arasında değil, yargı erkiyle iktidar odağı arasındadır. Oyunun güncel yorumlanmasında dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri yargı erkiyle iktidar odağı olan hükümetin sistemin kontrolünü ele geçirmek veya elinde tutmak için çatışmasıdır. Oyunun temel yapısında olan, yargı mensuplarının iktidar tarafından yönlendirilmesi ve üzerlerinde hâkimiyet oluşturması, günümüz Türkiye’sinde geçerli bir cümle olmaktan çıkmıştır. Aristophanes’in temel vurgu noktası olarak kullandığı demagogların yargıçlar aracılığıyla mahkemeye çıkanları sömürmeleri hatta yargıçların da sömürülmesi güncel bir yorum için esas alınabilecek bir savunu değildir.
Gündemimizi sıkça meşgul eden anayasada ve iktidar işleyişinde yapılması öngörülen değişiklikler BDP gibi partilerin kapatılmalarının önüne geçmezken AKP gibi mecliste büyük çoğunluğu elinde tutan partilerin kapatılmasını neredeyse imkânsız hale getirmektedir. Bunun sebebi değişikliklerin Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı ve üyelerinin seçiminde eskiden var olan, üyelerin ağırlıklı olarak Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay üyeleri arasından seçilmesi işleyişinin değiştirilmesidir.
Teatral yoruma dönecek olursak, oyunun ana çatışması iktidar gücünün ele geçirilmeye çalışılması olarak tanımlanabilir. Günümüzde iktidar partisinin şartları Kleon’unkinden oldukça farklıdır. Günümüzdeki meclis içi muhalefet antik dönemdeki Atina’da var olandan daha farklı olup, bir bölümü, iktidar partisiyle olan hesaplaşmalarını yargı üstünden yürütme eğilimindedir. Durum gösteriyor ki amaç demokrasinin gerçekleşmesi ve işlevlenmesinden çok yönetim gücünü ele geçirme veya elde tutma kavgasına dönüşmüştür. Gündeme alınan değişikliklerle bir takım muhalefet partilerinin “yüce mahkeme kararlarına saygı” kavramının arkasına sığınamaları engellenmektedir gerçi DTP’nin kapatılmasında buna gerek bile duyulmamıştır. Meclisteki son değişiklik oturumlarında, Kemalist kesimin sözcülüğünü yapan CHP’nin, değişiklikleri Anayasa Mahkemesi’ne götüreceğini açıklaması ve iktidar partisini referandum veya meclis çatısı altında engellemektense ilk seçenek olarak yargıyı seçmesi, son kale algısını güçlendirmektedir.
Philokleon(Kleon dostu)’un evindeki köpekleri yargılama sahnesi oyunun yazıldığı zamanda var olan bir davaya göndermedir. Köpek Labes’in yargılandığı sahneye köpek Kleon’un da dahil olması Aristophanes’in, dönem Atina’sındaki bir davaya yönelik getirdiği sert bir eleştiridir. Çok kesin olmamakla beraber bazı kaynaklara göre Sicilya peyniri, Atina’nın Sicilya seferini, yargılanan köpek de bir Atina komutanını imlemektedir. Metinde köpek Labes Sicilya peynirini yemiştir. Diğer köpek Kleon kendisine pay vermediği için Labes’i suçlar. Suçlanan köpeğin savunuculuğunu üstlenen Bdelykleon, Labes in evi, sürüleri ve birçok varlığı koruduğunu, kurtlarla savaştığını anlatır, oysa Kleon sadece evde yatmakta sürekli beslenmek istemekte aç bırakılınca da sahiplerine saldırmaktadır. Bu savunma üstüne Philokleon istemeyerek de olsa beraat kararı vermek zorunda kalır. Özellikle bu sahne için oldukça güncel malzeme olduğu söylenebilir. Oyunun kritik bir anlatısı olan yargılama sahnesi çeşitli dramaturjik yorumların denenebileceği elverişli bir sahnedir. Özellikle son yıllarda ülke olarak sürekli mahkemelerle ilgili gündemlere boğulmuşken – DTP’nin ve AKP’nin kapatılma davaları, Ergenekon soruşturması, TMK mağduru çocuklar, sanatçılara açılan davalar…
Bütün bu gelişmelerin ışığında “Eşekarıları” oyunu, kurgusunda değişikliklere gidilmesiyle birlikte günümüzde söyleyecek sözü olan bir oyundur. Yapılacak geniş kapsamlı taramalar, okumalar ve tartışmalarla iktidar kavgasının rahatça betimlenmesi ve teatral olarak var edilmesi mümkündür. Yaklaşık 2400 yıl sonra ülkemizde, Aristophanes, gerek Kömürcüler’deki savaş yanlılarının betimlenmesiyle gerek Lysistrata’daki barış özlemiyle gerekse Eşekarıları’ındaki yargı sistemi eleştirisiyle güncele dokunan bir komedya şairidir.
Kaynakça:
1- Anayasa Değişikliği ve Kürt Sorunu Etrafındaki Gelişmeler Hakkında – Taylan Doğan
22 Nisan 2010
2- Birgün gazetesi 28 nisan Çarşamba yıl 7 sayı 2204
3- Aristophanes’in 11 Komedyası aktarım notları
Müjde Yılmaz-Mustafa Yıldız
[1] Boğaziçi Üniversitesi Edebiyat Kulübü Drama Komisyonu
[2] Aristophanes, Eşekarıları,
Kadınlar Savaşı ve diğer oyunlar çev: Sabahattin Eyüpoğlu,Azra Erhat
[3] Agon:Oyunun merkezine oturan tartışma kısmı.Genellikle oyunun başkahramı kazanır ve karşı taraf sahneyi terk eder.
[4] Bazı metinlerde “Lakhes”olarak da geçer.
1 Yorum
“Cömertçe” paylaşmış olduğunuz bilgilerden yararlandım. Teşekkür ederim.
Tiyatromuzun bu tür çalışmalardan yararlanmasını dilerim.(Umarım farkındadırlar!)
‘Tiyatroda söylem’ üzerine, şu sıralarda Nişantaşı Galeri Işık’daki Mustafa Ata sergisi çok ilham verici , ufuk açıcı.