Koç Üniversitesi Tiyatro Kulübü, 12–26 Nisan 2010’da 9.kez tiyatro severleri Sevgi Gönül Tiyatro Günleri kapsamında Koç Üniversitesi’nde ağırlıyor; farklı üniversitelerin tiyatro topluluklarını buluşturmaya ve aralarındaki iletişimi oyunlar, söyleşiler, atölye ve doğaçlama çalışmaları ile geliştirmeye devam ediyor.
İlk olarak Koç Üniversitesi Tiyatro Kulübü’nün 1996 yılında oyunlarını sergilemesi ile başlayan ve 2001 yılında Sevgi Gönül Oditoryumu’nun açılmasından sonra 2002 yılında ilk festivalin düzenlenmesiyle devam eden maceramız her yıl basamak basamak büyümekte…
Festival ekibimiz aynı zamanda “ilerlemek, gelişmek ve geliştirmek” kavramları altında üniversite tiyatro ekiplerinin oyunlarından sonra düzenlenen fuayelerde karşılıklı fikir alışverişi, oyun üzerine eleştiriler ve yorumların dile getirilmesini de amaçlamaktadır.
Davet ettiğimiz üniversite topluluklarının performanslarına ek olarak profesyonel tiyatro ekiplerinin oyunları; oyuncu, yazar ve yönetmenlerle yapılan söyleşiler ve atölye çalışmaları da festival kapsamında yer almaktadır.
Oyunlara ve aktivitelere katılımı kolaylaştırmak için Kadıköy, 4.Levent ve Sarıyer’den kampüsümüze ücretsiz ulaşım sağlıyoruz.
Koç Üniversitesi Tiyatro Kulübü olarak Sevgi Gönül Tiyatro Günleri ile üniversite tiyatro topluluklarının paylaştığı uzun soluklu tiyatro şölenini sizlerin de katılımı ve desteğiyle 8 yıldır ara vermeden sürdürmekteyiz. Eğer şimdiye kadar tatmadıysanız 9.suna sizleri de bekleriz…
Tiyatro Günleri Organizasyon Komitesi
Festival Programı
12 Nisan 2010 Pazartesi, Saat 19.00
Koç Oyuncuları : “YOBAZ”
Koç Oyuncuları bu yıl ünlü Fransız oyun yazarı ve oyuncu Molière’in Tartuffe ou l’Imposteur adlı oyununun bir uyarlaması olan “Yobaz”ı sahneye koyuyor. Metin Balay’ın uyarlayıp yönettiği oyunun konusu şöyle: Epey varlıklı ve bir o kadar da saf olan Mümin, camide tanıştığı ve kendini bir tarikatın şeyhi olarak tanıtan Nuriddin’i evine alır. Annesi Payende ve Mümin ondan o kadar etkilenirler ki Mümin’in karısı Emel’in, kızı Meryem’in, oğlu Cenk ve kayınbiraderi Kemal’in tüm uyarılarına rağmen, Nuriddin’in yaptığı sahtekârlıkları fark edemezler. Mümin, Vedat ile sözlü olmasına rağmen kızını Nuriddin ile evlendirmek ister ve tüm mal varlığını onun üzerine geçirir. Artık herkesin pes ettiği anda, yıllardan beri evi çekip çeviren ve adeta evin ikinci sahibi konumunda olan emektar Dudu işi ele alıp, bu dolandırıcının tüm foyasını ortaya çıkarmak için bir oyun düzenlemeye karar verir.
Koç Oyuncuları bu müzikli oyunla hem izleyiciyi güldürüyor hem de güncel olaylara gönderme yapıyor.
Yazan: J.P. Molière’den
Uyarlayan ve Yöneten: Metin Balay
Sahne Tasarımı: Hakan Dündar
Müzik: Kemal Günüç
Işık ve Ses Kumanda: Çetin Tunca
Oyuncular: Didar Aşık, Gizem Bilik, Çağlar Ertuğrul, Meriç Günel, Nazlı Kalender, Emre Can Karabacak, Orhun Aras Köksal, Murat Berker Özbek, Tuğçe Yasin
Ücretsiz
12 Nisan 2010 Pazartesi, Saat 21.00-01.00
Açılış Partisi DJ Eşliğinde, Yer: Odeon Altı
13 Nisan 2010 Salı, Saat 19.00
Yıldız Teknik Üniversitesi: “GÖZBAĞI”
İçinde antropologların olduğu bir araştırma ekibi, halkının tümü kör olan bir köy keşfeder. Ekip bir süre köyü inceledikten sonra, köy halkı tarafından yakalanır ve içinde yaşamaları için gerekli olan hiçbir şeyin olmadığı bir eve hapsedilir. Ve bir süre sonra eve gelen köyün başkanı, ekibe evden çıkmalarının tek yolunun, aralarındaki benzemezliği ortadan kaldıracak yani onları kör edecek olan gözbağlarını takıp onlarla aynı şekilde yaşamayı tercih etmeleri olduğunu açıklar.
Siegfried Lenz’in gözbağlarına ve körlük kavramına yüklediği ikincil anlamı biz de benimsedik ve oyunu, görünen olay akışı ve arka planda algılanan sembolik anlam olmak üzere iki katmanlı olarak yorumladık.
Yazan: Siegfried LENZ
Çeviren: Turan DİKKAYA
Yöneten: Erhan BULUT
Ücretsiz
14 Nisan 2010 Çarşamba, Saat 19.00
Bilkent Tiyatrosu : “KEL KANTOCU” (Kel Şarkıcı)
“Oyunun kahramanları, daha doğrusu anti-kahramanları halk yığınının psikolojisini taşımaktadırlar. Onların önündeki, insan beynini daima kurcalayan esas soru şudur: İnsan yaşamının anlamı nedir? İnsanın varoluşunun amacı nedir? Bu sorulara yanıt bulamadığı için insan, yaşamını amaçsız ve bu yüzden anlamsız bulur. İşte bu duruma düşmüş insanın duygularını artık hiçbir şey uyandıramaz. İnsan düşünemez, çünkü fikirleri duygusallıktan yoksundur. Onun yok olan tutkusunun yerine, bu tutkunun ancak şablonu kalmıştır. Bu, yaşamımızın grotesk araçlarla verilen trajikomik tablosudur.”
Yazan: Eugene Ionesco
Çeviren: Hasan Anamur
Yöneten: Giorgi Antadze
Ücretsiz
15 Nisan 2010 Perşembe, Saat 20.00
Oyunbaz: “PEER GYNT”
Kendi olma takıntısıyla donanmış, kendini gerçekleştirmek için gerek duyduğu her şeyi sadece ‘kendi’nde arayan bir insanın son nefesinde hayatı bir ‘tiyatro oyunu’ gibi gözlerinin önünden geçseydi seyredeceği şey ne olurdu acaba? İşte, Oyunbaz’ın Peer Gynt yorumunda cevabı araştırılan soru: Ne demek bu ‘kendin olmak’?
Yazan: Henrik Ibsen
Çeviren: Seniha Bedri Göknil, Zehra İpşiroğlu – (Mehmet Ergen çevirileri ile William ve Charles Archer’ın 1875 tarihli İngilizce çevirisinin 2003 tarihli Dover Thrift Editions baskısından yararlanılarak Oyunbaz tarafından derlenmiştir.)
Yöneten: Abdullah Cabaluz
Ücret: 10 TL
16 Nisan 2010 Cuma, Saat 18.00
Akla Ziyan Oyuncular Topluluğu (Doğaçlama)
2007 sonbaharında bir grup tiyatrosever genç, uzun ve yorucu bir yolun başlangıcı sayılacak ilk adımı atıp sonbaharın hüznünü mutluluğa çevirebilmek için Akla Ziyan Oyuncular Topluluğu (AZOT) ‘nu kurdular. Doğaçlama tiyatroyu bir yaşam biçimi olarak benimseyen bu gençler, sanatlarını lise ve üniversitelerde sergileyerek; özel gösterimler ve workshop’lar düzenleyerek doğaçlama tiyatronun yaygınlaşmasını sağlamayı amaçlamaktadırlar.
Oyuncular: Emrah Deniz, Özer Güngören, Mahmut Fikirsindi, Gizem Yücel.
Ücretsiz
19 Nisan 2010 Pazartesi, Saat 20.00
Tiyatro Duru: “SONDAN SONRA” (After The End)
“İyilik adına gücünü kullanmak toplumsal ya da bireysel süreçte faşizmi yaratır.”
Sığınakta iki insan: Mark ile Louise. Korkunç nükleer saldırıda, binalar çökmüş, herkes ölmüş, her yanı radyoaktif toz bulutu kaplamıştır. Mark bu saldırıdan Louise’i binbir güçlükle sığınağa taşır. Mark’tan korkan ama onunla birlikte bu sığınakta hayatta kalma mücadelesi veren Louise zor günler yaşar. Acaba dışarısı ne durumdadır? Gerçekten herşey Mark’ın anlattığı gibi midir dışarıda?
Dennis Kelly’nin bu çarpıcı oyununda iki temel konu işleniyor: Dünyada, özellikle ABD’de 11 Eylül saldırısı ile gelişen terörizm paranoyası ve bu olayla birlikte artan faşizan eğilimler; güç kullanarak demokrasiye kavuşturma çabası ya da bir erkeğin gücünü kullanıp bir kadını elde etme mücadelesi…
Yazan: Dennis Kelly
Çeviren: Füsun Günersel
Yöneten: Emre Kınay
Oyuncular: Emre Kınay, Ahu Türkpençe
Ücret: 10 TL
20 Nisan 2010 Salı, Saat 19.00
ODTÜ – Lemur Sanat: ‘EVIL DEAD: THE MUSICAL’
Lemur Sanat tarafından sahnelenecek “Evil Dead: The Musical”, Sam Rimi tarafından yazılmış ve yönetilmiş kült korku filmi serisi Evil Dead ‘ın (Türkçe’ye ‘Şeytan’ın Ölüsü’ olarak çevrilmiştir), seriyi “ti”ye alan ve serinin bilinen tüm özelliklerini içine katarak seyircisine tüm zamanların en çılgın komedisini sunan, müzikal versiyonudur. Eğlenmeyi seviyorsanız bu gösteri tam size göre.
Yazan: George Reinbatt
Çeviren: Barış Çakmakçı
* Oyun orjinal dilinde, İngilizce sergilenecektir. (The play will be in English)
Ücretsiz
21 Nisan 2010 Çarşamba, Saat 19.00
Galatasaray Üniversitesi : “ATEŞLİ SABIR” (ARDIENTE PACIENCIA)
Nobel ödüllü şair Pablo NERUDA’nın La Isla Negra (Kara Ada)’da geçirdiği son dört yılında Neruda’yı kronolojil olarak incelerken, postacı Mario JIMENEZ’in de Neruda ile olan dostluğunu, onun şiirleriyle kendini bulduğunu paralel şekilde görüyor ve şiirin her durumda bağlayıcı, destekleyici ve kışkırtıcı gücüne tanık oluyoruz.
Yazan: Antonio Skármeta
Çeviren: Aziz Çalışlar
Yöneten: Yiğit Tuna
Ücretsiz
22 Nisan 2010 Perşembe, Saat 20.00
Koç Üniversitesi Mezunlar Tiyatrosu; Tiyatro Nefes : “Uçurtmanın Kuyruğu”
Başkaları tarafından harcanmış bir hayat… çocukluğun ne olduğunu, dans etmeyi, bilye oynamayı bilmeyen, büyürken zamanı fark edemeyen, doğduğu andan itibaren kandırılmış bir insan olduğunuzu düşünün… işte bunu fark edişinizin, hayatta ilk defa, başkalarının isteği olmadan, sadece kendi iradenizle karar verdiğinizi zannettiğiniz intihar anına denk geldiğini düşünsenize bir… o an ne yaparsınız?…
kendini öldürmeyi istemek mi yoksa kendini öldürmek dahil hiçbir şey istememek mi… hangisi?… cansız bir ölü mü olmak yoksa yaşayan bir ceset mi olmak, hangisi?…
oysa o kadar kolay ki… hayal ettiklerinizi yazmayı deneyin bir… onların size doğduğunuz güne kadar tüm hayatınızın en güzel zamanlarını hatırlatacağını… bırakın babanızla, komutanınızla, patronunuzla, öğretmeninizle ve diğerleriyle geçirdiğiniz baskı altında kaldığınız, ezildiğiniz hatıraları… silip atın onları… tekrar hayal edin, çocukken özgürlük çığırtkanı olmak istediğiniz anları hatırlayın… ve soyunun… yeni bir hayata giyinmek için… çünkü yaşayacağınız her gün size ait olmalı…sizi yöneten bir başkasına değil…
“unutmayın hangi yaşa gelirseniz gelin çocukluk etme hakkınız saklı”
Enver Murat Güçlü
Yazan: Savaş Dinçel
Yöneten: Zafer İnan
Sahne Tasarımı: Makbule Mercan
Işık Tasarımı ve Kumanda: Çetin Tunca
Ses Kumanda: Osman Abanoz
Dekor Realizasyon: Hüseyin Mercan ve Koç Üniversitesi İnşaat Departmanı
Yapım Yardımcısı: Sezer Meydan
Afiş – Broşür Tasarımı: Makbule Mercan
Fotoğraflar: Makbule Mercan, Çetin Tunca
Ücretsiz
22 Nisan 2010 Pazartesi
Kapanış Partisi Grup Retro, Yer: Odeon Altı
23 Nisan 2010 Cuma, Saat 12.00
Mersin Ekin Sanat Merkezi; Çocuk Oyunu: “HARİKALAR MUTFAĞI“
Mersin’de önemli bir boşluğu doldurmaya çalışan Ekin Sanat Merkezi‘nin çok eskiye dayanan bir oluşumu vardır. 1996 yılından bu yana Evrensel Sahne, Ankara Gençlik Sahnesi, Gençlik Sanat Merkezi, Altan Erkekli Sahnesi ve bugün de Ekin Sanat Merkezi olarak kurumsallaşma yoluyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Kurucusu yaklaşık 30 yılını tiyatroya vermiş ve bugünde hem eğitmenliğini, hem de oyunculuğunu yapan Şahdi Özdemir ve Mersin’de yıllardır sanatı sırtında taşımış ve on binlerce kişiyi sanatla buluşturmuş ve buluşturmaya devam eden Yunus Özdemir kardeşlerdir. Kuruluş amacı, çocukların, gençlerin, yetişkinlerin yaşamlarını olumlulaştıracak bir alternatif sunmaktır. Temeli, gövdesi ve başı “İNSAN”dır. “Herkes sanatın bir ucundan tutsun istiyoruz. Çünkü inanıyoruz ki ‘sanat insanı onarır’.”
Ücretsiz
26 Nisan 2010 Pazartesi, Saat 20.00
Oyun Atölyesi : “7” (Şekspir Müzikali)