Afyon’da yeni belediye yönetiminin işten çıkarttığı, Afyonkarahisar Belediye Şehir Tiyatrosu (AKBŞT) eski eski genel sanat yönetmeni Ali Çakalgöz ve yardımcısı Sultan Örenkaya, çeşitli tiyatro örgütleri ve guruplarının tepkilerine rağmen belediyedeki işlerine geri dönemediler.
Fakat FACEBOOK’ta, TİYATROM kaynaklı dolaştırılan bir haberde, Afyon valiliği tarafından Ali Çakalgöz’ün İl Kültür Konseyi Tiyatro Bölümü başkanlığına, Sultan Örenkaya’nın ise yardımcılığına getirildiği açıklandı. Böylece AKBŞT bünyesinde yaşanan ayrışma, kurumsal bir çerçeve de edinmiş oldu: Belediyenin dışladığı tiyatroculara valilik sahip çıktı.
Haber, belediyedeki işlerinden çıkartılan iki tiyatrocuya sahip çıkan valiliğin Afyon’da tiyatrocular arasında yaşanan krize son verdiğini gösteriyor. AKBŞT etrafında dönen tiyatrocu çekişmesi anlamasızlaştı. Buna karşılık, belediyenin yıkma kararı aldığı salonun kaderinin ne olacağı belirsizliğini koruyor. Halk Eğitim Merkezi’nden devraldığı tiyatro salonunu tadil ederek Afyon’a daha donanımlı bir sahne vaadinde bulunan Afyon Belediyesi yöneticileri, sonuçta kentte bir sahneyi eksiltmek ve kültürel altyapıya yatırımı önemsizleştirmek, hatta fazlalık görmek gibi bir suçlama ile karşı karşıyalar.
Afyon’daki gelişmeler, oraya yaptığımız kısa ziyaret sırasında öğrendiklerimizi ve sonrasında oluşan bilgi kirliliği içinde ayıklayıp çıkardığım verileri temel alarak yaptığım analizi haklı çıkarıyor. Afyon’da devlet kurumları içindeki iktidar çekişmelerinin tiyatroculara yansıdığı / yansıtıldığı ve tiyatrocuların buna seçenek oluşturamadığı bir ortam var. Bu süreçte kaybetmeye devam eden, en başta demokratik ve özerk tiyatro anlayışıdır. “Himayeye ve hamiye muhtaç tiyatro” gerçekliğini dönüştürecek tiyatro örgütlülüğü ve hareketi halihazırda cılızdır. Tiyatro camiasına ölüm gösterilmekte ve nihayetinde sıtmaya razı edilmektedir.
Her şeye rağmen, Afyon’daki son gelişmenin şöyle bir faydası olmuştur: İşten çıkartılan tiyatrocuların emek hakları bağlamında savunulması gerekiyordu. Dolayısıyla, AKBŞT kurulurken hazırlanan tüzükten pratikte izlenen tiyatro çizgisine eleştirel bir söylem kurmak pek mümkün olmadı. Dolaşıma sokulan haber bir yalan değilse, kültürel olarak merkez /çevre ilişkilerini içerecek şekilde, çevrede konumlanan Afyon örneğini de ele almak kolaylaşmıştır.
Afyon vakası sırasında,
– Titreyip bir yerlere dönerek “Çılgın Türkler” kervanına katılan,
– Cahil cesaretini lümpenlikle harmanlayarak amatör tiyatroyu ve amatör tiyatrocuları aşağılayan,
– Kemer Belediye Tiyatrosu vakasında “müstehcen heykel” düşmanı MHP’li Kemer belediye başkanına ricacı olan,
– Basın yayın ahlâkının ihlali adına nicel ve nitel olarak rekora doymayan,
– Kendisini FACEBOOK valiliğine atayan, ama bu alana malik olmanın, dolayısıyla sansürlemenin elinden gelmediğini anladığında yine titreyip çılgına dönen Ertuğrul Timur’dan sonra,
Afyon valisinin (reel varlığı tartışmalı hale gelen Ertuğrul Timur’dan sonra bir realitenin) işten çıkartılan tiyatroculara sahip çıkması, demokratik ve özerk tiyatro mücadelesi adına bir şey vaat etmiyor. Fakat çelişkili bir şekilde bu mücadele önündeki güncel bir engeli ortadan kaldırma işlevi görüyor. Belirsizlik ortadan kalkıyor ve taşlar yerli yerine oturuyor.
NOT: Bu arada bazen kendisini tutamayıp Ertuğrul Timur’la birlikte Afyon dansı yapmak üzere piste fırlayan Mustafa Demirkanlı, sansür silahını çekerek ve de ateşleyerek ürkütmeyi denedikleri Türkiye Tiyatrolar Birliği’nin bitişini ilan etmiş (bkz.) Eşzamanlı olarak “Afyon bahane …” tavrını ne kadar da güzel açık etmiş. Kurnazlık var ama zekadan eser yok. Tiyatro Yayıncıları Birliği’nin köküne kibrit suyu eken, “Temiz Tiyatro Platformu” örgütü icatlarında bulunarak ilkesizliğe boğdukları şahsi meselelerini örgütlerin sırtına yüklemeye kalkan, ama Türkiye Tiyatrolar Birliği duvarına çarpınca fena halde yere çakılan bu iki yayıncı, sanal oyun aleminde düşman kardeşleriyle orta(k) oyunlarını sürdürüyorlar. Ne kadar da birbirlerine benziyorlar.