Dünya çocuk ve gençlik tiyatroları günü hepinize kutlu olsun. Sahne ışıklarını yakanın, yazarının yönetmeninin, oyuncusunun hatta yer gösterenin ve tabii ki siz seyircilerin, siz sevgili gençlerin ve siz sevgili çocukların Dünya tiyatrolar günü kutlu olsun.
“Kocaman bir tiyatro salonu, ışıklar sönüyor, sahne aydınlanıyor. Sahne yemyeşil, sağda bir değirmen, solda bir elma ağacı, yakınında bir tavşan sürüsü ve tavşanlarla oyun oynayan bir kız.“
Yıllar ve yıllar öncesinden gelen, hiç unutamadığım bu görüntü annemin beni 4-5 yaşlarındayken götürdüğü Ankara Devlet tiyatrosunda –şimdiki opera binasında- sergilenen oyundan bir sahne. Belki de aklımda kalan bu büyüleyici, bu etkileyici sahne, bana bu satırları yazma, böyle anlamlı bir günde sizlere seslenme fırsatını verdi.
Tiyatro kocaman büyülü bir dünyadır, rahat koltuğunuzda otururken sizi gidemeyeceğiniz zamanlara, mekânlara, kültürlere götürür. Sıcacıktır, canlıdır, gerçektir, oyuncuya uzansanız dokunabilirsiniz. Hapşırsanız size “çok yaşa” diyebilir. Öyle bir dünya kurar ki kendinizi kaptırırsınız, gerçek nerede başlar, kurgu nerede biter bilemezsiniz. O resimler, o görüntüler, o kişiler siz farkında olmadan dünyanıza girer, sizinle yaşamaya başlarlar, sizi etkiler, düşündürür, değiştirirler.
Ama sevgili Gençler ve sevgili Çocuklar bizler 74 yıllık çocuk ve gençlik tiyatromuzla sizlerden özür dilemeliyiz. Hala sizler için tasarlanmış salonlar yerine sahneyi görmekte zorlandığınız, kocaman koltuklara gömülmüş olarak oyunlar izletiyorsak, hala yaygın olarak çocuk ve gençlik tiyatrosu birimlerini kuramadıysak, hak ettiği özenden, ciddiyetten uzak oyunlarla karşınıza çıkıyorsak ve hala ülkemizin birçok köşesinde hayatında hiç tiyatroya gitmemiş çocuklarımız, gençlerimiz varsa bunların sorumlusu biz yetişkinleriz. Bunlar için özür diliyoruz sizlerden.
Ümitsiz değiliz, olmayalım da… Neredeyse 2500 yıldır var olan anfitiyatroların yer aldığı bir kültürün çocukları olarak mutlaka daha iyiye daha güzele ulaşacağımıza inanıyorum.
Dileriz her yerde çocuklar ve gençler için “Perde! “ diyen tiyatrolar çoğalsın, tiyatro salonlarından sesleriniz hiç eksik olmasın…
20 MART 2010 10. DÜNYA ÇOCUK ve GENÇLİK TİYATROSU
GÜNÜ ULUSLARARASI BİLDİRİSİ
İNSANLIK AİLESİNİN RÜYALARI
ORNA PORAT
(Uluslar arası ASSITEJ’in kurucularından, İsrail ASSITEJ’in onursal başkanı ve Ulusal Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu kurucusu)
Bizi, karakterimizi biçimlendiren şeyler, belleklerimizde gizlidir – belleğimiz deneyimlediğimiz çabalar ve olaylardan oluşur. Hatırladığımız şeyler bazen arkadaşlarımızın hatırlama arzusundan ortaya çıkar. Hatta bizzat yaşadığımız olaylar bile belleğimize, başka bellekler yoluyla ulaşır; onların bizimle ilişkili hikayelerinden ve anılarından kendimize bir hafıza oluştururuz.
Zengin bir hayal gücüne sahip olanlar olasılıkla hiçbir şekilde deneyimlenmemiş olan anıları da hatırlar, ama bu hayal gücü güçlü bellek sayesinde, deneyimlenmemiş anılar gerçek ve gayet iyi hatırlanan kişisel bir deneyime dönüşür. Tiyatroda bütün bu anılarımızı yeniden buluruz; kişisel ve kolektif belleğimizdeki gerçek anıları ve hayali olanları.
Bu tiyatronun gücüdür. Belleğimizin bilincini, birlikteliğini, duygularını, engellerini canlandırma/uyandırma gücü. Tiyatro, insan hayatının her alanında onunla beraber olduğu için, insan topluluğunun kültürel yaşantısında en önemli sanat biçimlerinden biridir. Çocuk tiyatrosunda genç seyirciler sadece bilindik bir gerçeklikle değil, aynı zamanda da yeni ve alışılmadık, tanıdık olmayan bir gerçeklikle de karşılaşırlar. Yeni ve ilginç izlenimler edinirler, yeni olanakları keşfederler – bu yeni bir hayat deneyiminin oluşumudur.
Tiyatro, çocuğun bildiği, aşina olduğu dünyayla çocuk arasındaki karşılaşmayı yenileyerek ve ona yeniden hayat vererek çocukların duyarlılığını derinleştirir ve zenginleştirir. Tiyatro, çocuğun bilinmeyen, uzak, garip ve büyülü dünyalara hayal gücüyle yelken açmasına yardımcı olarak onun ufkunu genişletir. Bu, tiyatro aracılığıyla genç seyircilerde duygusal ve entelektüel kolektif bir belleğin yaratıldığı bir yolculuktur – dilsel, görsel ve düşünsel beraberliğin tohumlarıdır/izleridir.
Tiyatroda, çocuk yalnızca kendi anılarını ve kişisel rüyalarını değil, aynı zamanda insan ailesinin; atalarının, ulusunun ve tüm insan ırkının anılarını, rüyalarını da hayalinde yeniden yaşar. Çok kültürlü dünyamızda çocuk tiyatrosunun farklı kültürleri biraraya getirecek olan kültürel temelleri ortaya koymak gibi özel bir rolü vardır: evrensel değerlerinden dolayı güzelliğin mesajını insanoğluna iletebilir, ve oyun youluyla sevincin/hazzın, çocukluğun, özlemin ve umudun sırrını ifade edebilir.
Çeviren: Erkan UYANIKSOY