Shakespeare’in ‘Gerçek Portresi’ Bulundu mu?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri/ Yüzyıllardır, William Shakespeare’in yaşamının bir çizimini bulma fikri ile yanıp tutuşuyoruz. Country Life’ın iddiası tam da bu ihtiyacı besler nitelikte.

Guardian, 21 Mayıs 2015, Çeviri: Elif Karaman

139af321-11aa-4fcb-9cb7-067289f6a50a-2060x1236Oyun yazarı William Shakespeare’in, bitkilerle ilgili bir 16. Yy kitabından alındığı rapor edilen fotoğrafı. Fotoğraf: Toby Melville / Reuters

Bu yüz ne ifade ediyor? Bu hafta, Shakespeare’in hayatı sürecinde yapılmış bir portresinin, John Gerard’ın The Herball adlı kitabının kapağında açıkça saklandığı keşfedildi. İddiaları yayınlayan Country Life dergisi, ters lale çiçeği tutan sakallı adam gravürünün kimliğini “dünyanın en büyük yazarının hayatı boyunca yapılmış ilk ve tek, bilinen en özgün portresi” sözleri ile müjdeledi. 20 mayıs sayısı soluk soluğa “özel tarihi basım: Shakespeare – gerçek portresi sonunda ortaya çıktı” sözleri ile afişe edildi.

Diğerleri bu imajın lehine öne sürülen semboloji sistemi ve figürün etrafındaki görsel kodları çözme ile ilgili argümanlar ile ikna olacaklar. Ben genelde, hayat üzerine fikir ve görüş çeşitliğini sahiplenir ve savunurum, fakat şüphecilik ifade etme konusunda beni affedin. Bunun bir Shakespeare portresi olduğu iddiası en iyi ihtimalle çok yaratıcı bir hayal, en kötü ihtimalle acemi işi.

Fakat ilgimi çeken nokta insanın, yaratıcının ardındaki yüzü görme isteği. Shakespeare, Country Life’ın haklı bir şekilde belirttiği gibi, “dünyanın en büyük yazarı” olma ve uluslararası anlamda saygıdeğer olma iddiası var, fakat ona dair elimizde olan tek ve az güvenilir imajlar ölümünde sonra gelen imajlar: 1623’te First Folio’nun kapağı olarak basılan Droeshout gravürü ve Stratford’ta Holy Trinity kilisesinde bulunan tasviri. İkisi de biraz heves kırıcı figürler gösterir: saçları dökülen ve tıknazlık iması olan figürler. Tıpkı dönemin sanatı üzerine uzman olan birinin bugün bana yaptığı yorumda olduğu gibi: “Romantikler için yazık ki imaj orta kalıp bir aktüer gibi görünüyor, Errol Flynn gibi değil.”

Shakespeare’in yaşarken yapılmış bir portresini bulma isteğimiz yüzyıllar öncesine kadar gidiyor. Yıllar boyunca, düzinelerce iddiacı çıktı. Bundan bir önceki 2009 yılındaydı: “Cobbe” portresi olarak bilinen eser. Yüzü, Droeshout gravüründen çok daha iyi görünüyordu( Joseph Fiennes’tekine benzer). Sanırım ben o zaman da şüphecilerin tarafındaydım.

Bu sadece Shakespeare için geçerli değil. 2012 yılında, manşetler Jane Austen’ın “yeni” bir portresinin keşfini kutladı. Austen, büyük bir edebi ünü olan ve bunu resmedecek kız kardeşi tarafından çalakalem çizilmiş karalamalar dışında bir şey olmayan bir başka figür. (Bu çizimler, 10 euro üzerindeki Austen imajına esas kaynak olarak kullanılan çizimlerdir.)

Tıpkı Emily Dickinson gibi. Yine, Dickinson’ın “yeni” fotoğrafı (o muydu?) keşfedildiğinde büyük haber olmuştu. Bazıları bunu hafif hayal kırıklığıyla karşılamıştı, çünkü onu sadece onaylı fotoğrafik portresi ile bırakan eski fotoğraf tekniğinden hepimizin çok iyi bildiği içedönük figüre kıyasla, 2012’de ortaya çıkan bu “yeni” resimde Austen oldukça neşeli ve canlı görünüyor. (diğeri hakkında araştırma devam ediyor.)

Bu yüz görme isteği nedir? Roman aristokratlar evlerinde atalarının portrelerini – “imagines maiorum” – fazilet örneği olarak sergilediler. Turin kefeni, resmi kilise otoriteleri tarafından tedbirli bir şekilde önemsiz gösterilse de, dindar kesimler tarafından hala özgün görülmektedir. The National Portrait Gallery ve Scottish National Portrait Gallery 19. yy.da, halk seçkinlerin ve iyilerin suratlarını görebilsin ve onlardan fazilet öğrenebilsin diye kuruldu. Söylemeye gerek yok ama, 1856’da bağışta bulunulan NGP kataloğunun ilk öğesi Shakespeare’in “Chandos” portresidir. Galeri biraz sakınarak da olsa, bu portrenin canlı resmedildiğine dair “iyi bir iddia”sı olduğunu savunur.

Belki de Shakespeare’in kendi kelimelerine bakmak gereklidir. Duncan’ın Macbeth’de gördüğüne göre: “Aklın suretteki inşasını bulabilecek bir sanat yoktur.” Ya da – kültürümüz aksini dayatsa da – görünüşler aslında akla dair hiçbir ipucu sağlamaz.

Paylaş.

Yanıtla