89 Yaşındaki Peter Brook “Harikalar Vadisi” Oyunuyla Hala Göz Dolduruyor

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri/ Peter Brook ve Marie-Hélène Estienne, yeni oyunlarıyla Paris’teki Bouffes du Nord tiyatrosunda sahne aldılar.

Rfi, 7 Mayıs 2014, Çeviri: Mustafa Yıldız

 

the_vally_of_astonishment1_cpascal_victrartcomart

İnsan beyninin gücünü, entrikalarını ve güzelliğini mercek altına alan “Harikalar Vadisi” [The Valley of Astonishment], felsefe ve eğlenceyi bir araya getiriyor. Oyun, dünyayı çoğu kişiden farklı algılayan insanların tecrübeleri üzerine kafa yormaya itiyor bizi. Bu insanlar, rakamları insan, insanları renk, nesneleri ise tatlar ve kokular olarak algılıyor, bu durum onların nesneleri ve kişileri kolay hatırlamalarını sağlıyor.

Oyunda Jared McNeill’in karakteri, sineztezi adı verilen bir nörolojik durumdan muzdarip.

Bu insanların şair olduğunu söyleyebiliriz şimdi ama onlara genelde deli gözüyle bakılıyor çünkü nesneleri alışılmışın dışında, kelimenin tam anlamıyla farklı bir şekilde görüyorlar.

Bir üçlemenin son oyunu olan eser, Peter Brook’un nöroloji ve epik alanındaki araştırmalarının ve tuhaf ama gerçek yaşam hikayelerine olan ilgisinin ürünü. Ana rolde, bir sinestet olan Sammy Costas’ı canlandıran, Londra’da çalışan oyuncu Kathryn Hunter var.

“Esas kaynağımız Cherosevesky adında biriydi. Cherosevesky 1920’lerde yaşamış ve otuz yıl boyunca ilişki yaşadığı Luria adında sıradışı bir nörolog tarafından incelenmiş. Marie-Hélène ve Peter’ın eseri bu hikayeden esinlense de onlar günümüzde yaşayan yepyeni bir karakter yarattılar.”

Oyunun adı Brook’un ilham kaynağı olan eserlerden birinden, 20. yüzyıl İranlı tasavvuf şairi Fariddudin Attar’ın epik şiiri Kuşlar Meclisi’nden geliyor. Kuşlar yedi vadi arasından zorlu bir yolculuğa çıkıyorlar, bu vadilerden birinin ismi de Harikalar Vadisi.

Hunter oyunda kuşlardan biri gibi, kırk dört yaşında, olağandışı hafızasından dolayı gazeteci olarak işini kaybedip önce bir bilimsel araştırmaya kobay, sonra da bir ucube gösterisine malzeme olan bir kadını canlandırıyor.

Oyunun modu ve dili, tıpkı en yaratıcı halindeki zihnimiz gibi, Raphaël Chambouvet ve Toshi Tsuchitori’nin çaldığı müzik gibi değişiyor, değiştikçe şaşırtıyor. Oyuncu, ciddi, trajik, komik, şiirsel, imasız.

Hunter, hem anlatıcı, hem oyuncu, hem kabareci hem de bir bilim meraklısı. Heyecanlı, ürkek, tahammülsüz, kızgın ve nostaljik. Marcello Magni ve McNeill’le beraber, bir haber stüdyosunda, bir hastane, bir tiyatroda… ve Brook’un 1974’ten 2000 yılına kadar işlettiği Bouffes du Nord’un unutulmaz sahnesinde sadece sekiz tahta sandalye ve bir çift masa var, müzisyenleri de unutmayalım. Brook, kendi başına yeni baştan yarattığı mekan illüzyonunu sonuna kadar kullanıyor ve Hunter’ın tıpkı bir kuş gibi süzülüp göğe yükselmesini sağlıyor.

Hunter’a göre oyun bir insanlık kutlaması.

“Peter’ın becerdiği en tuhaf ve muhteşem şey, ister bir sinestet olsun isterse muazzam bir hafızaya sahip biri ya da böyle özel yeteneklerden yoksun herhangi bir kişi, insanı insan yapan şeyleri ortaya çıkarabilmesi.”

Şairlerden esinlenen ve Estienne’den, oyuncularından, müzisyenlerinden ve ışıkçı Philippe Vialatte’den yardım alan seksen dokuz yaşındaki Peter Brook, dünyadaki ve sahnedeki karmaşık olgulara basit bir şekil vermeye devam ediyor.

Paylaş.

Yanıtla