Şiire ve Resme Adanmış “Tek Kişilik Yaşam”

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Birgül Yeşiloğlu Güler

Tek kişilik oyunların seyirci tarafından -çoğu zaman- özellikle tercih edildiği bilinir. Tek kişilik oyunları bıçağa benzetmek mümkün… Bu öyle bir bıçaktır ki -kullanma amacına ve gücüne göre- ya can yakar, ya da can can katar! Bursa Devlet Tiyatrosu’nun AVP sahnesinde tek kişilik bir oyun oynamakta birkaç sezondur… Oyunu Erkan Yılmaz oyunlaştırmış, Ayşe Lebriz Berkem de sahneye taşımış. Aktör, Emir Çiçek… Oyun, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve onun sanatı anlatmak, sergilemek üzere kurgulanmış. Tam da bu noktada Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nu ve sanat yönelişini anımsamakta fayda olacağı kanaatindeyim.

1911 yılında Trabzon’da doğan Bedri Rahmi Eyüboğlu, 1929’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne girmiş, Nazmi Ziya Güran ve İbrahim Çallı’nın öğrencisi olmuştur. 1931’de Paris’e giden ressam André L’hote Atölyesi’nde bir süre çalıştı. Karısı Ernestine Letoni ile burada tanıştı. Matisse, Georges Braque ve Chagall’ın resimlerini, Türk kilimlerini, minyatürlerini inceledi. 1933 yılında sanatsal çalışmaları için Londra’ya gitti. 1935’de ilk kişisel sergisini Bükreş’te Hasefler Galeri’sinde açtı. Bu arada gazetelerde yazıları çıkmaya başladı.1936 senesinde “Eren” adını verdiği Ernestine Letoni ile evlendi. Tekel Genel Müdürlüğü’nde vitrin düzenleyici olarak işe başladı. Dönemin popüler sigaralarından Sipahi Ocağı sigarasının kapağındaki Koşan Mızraklı Atlar figürünü tasarladı. Güzel Sanatlar Akademisi’nin diploma yarışmasında “Hamam” adlı çalışması ile birinci oldu. Sovyetler Birliği’nde açılan Türk Resim ve Heykel Sergisi’ne üç resmi ile katıldı. 1939 yılında Birinci Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde “Figür” adlı yapıtı ile üçüncülük ödülünü aldı. Aynı yıl hem askere gitti, hem de baba oldu. 1948’de ikinci şiir kitabı “Karadut” ile edebiyat dünyasında ciddi bir yer edindi.1950 yılında yazmaları ve özgün baskıları Philadelphia Print Club’da sergilendi: Aynı yıl Times Dergisi iki renkli sayfayı eserlerine ayırdı. Üçüncü şiir kitabı olan “Tuz” da o yıl yayımlandı.1975’de ise pankreas kanseri nedeniyle yaşama veda etti. Geride pek çok tablo, şiir ve yazı bıraktı…

Sanatla yoğrulmuş bir hayatın özetini seyreylemek için seyirci koltuğuna oturuyorum Oda Tiyatrosu sahnesinde… Oyun bembeyaz bir dekorla başlıyor. Bu öyle bir dekor ki, baktığınızda gördüğünüz hiçbir şey yok! “Hiçlik” ve “boşluk” arasında kalıveriyorsunuz bir anda… Bembeyaz zemin üstünde yükselen beyaz duvarlar dikkat çekiyor. Yerdeki küçük yükseltiler dekordaki tek hareket noktasıymış gibi görünüyor. Yönetmen Ayşe Lebriz Berkem “Tek Kişilik Yaşam” rejisinin ana eksenine ‘boşluk’ duygusunu yerleştirmiş. Bunun nedenini oyun kitapçığında şöyle açıklıyor yönetmen; “Oyunun merkezindeki boşluk hem “onsuzluğun” boşluğu, hem sanatçının “içindeki” boşluğa bir referanstır. Aynı zamanda bu boşluk şimdi bilinmeyen bir yerde olduğunu düşündüğüm boşluğa da gönderme yapar.”

Oyun boyunca Berkem’in bir ressamın tuvalini boyadığı gibi, sahneyi bir resme dönüşmesine tanıklık ediyorsunuz, hayranlıkla… Gözlerinizin önünde duran bu bembeyaz dekor aksiyonu perdenin açılmasıyla birlikte renklenip, derinlik kazanıyor ve kısa zamanda bir resme dönüşüyor. Reji, gücünü yalınlığından alıyor. Bu öylesine etkileyici bir yalınlık ki, kendinizi zamansız ve mekânsız bir dünyanın tam orta yerinde buluveriyorsunuz oyun boyunca… Sahneyi kaplayan boşluk oyun ilerledikçe şiirle dolmaya başlıyor. Ayşe Lebriz Berkem, Eyüpoğlu’nun şiirlerini doğru yorumlamanın ancak şairi doğru yorumlamakla mümkün olacağının farkında varmış olacaktı ki, bu nokta da ciddi bir mesai harcamış olduğu gözleniyor. Yönetmen şaire yönelik algısını seyircisiyle şöyle paylaşıyor;  “Bedri Rahmi Eyüboğlu, nam-ı diğer Bedros bin bir renk… Bin Bir sözcük… Kişiliği, düşünceleri, yaşantısı, ilişkileri eşsiz derinlikte olan bir şairi, ressamı, hocayı, düşünürü bir saatte anlatmak mümkün mü? Sonsuz bir enerjiyle durmaksızın yazmış, durmaksızın boyamış olan bir sanatçının çok yönlü hayatını bir saate sığdırabilmek mümkün mü? Yazdığı her makalede, anlattığı her hikâyede bir tiyatro oyunu oluşturmak için zengin malzeme varken üstelik sınır koymak mümkün mü? Şairin yumak yumak hikâyelerinden bir ‘seçki’ oluşturmanın zorluğunu yaşamak bir yana verdiği haz olağanüstüydü… Hocalığı; şairliği; yazarlığı; gravürcülüğü; taşbaskıcılığı; serigraficiliği; mozaikçiliği; yazmacılığı hepsi birbirinden kıymetli… Bir insan şairdir, ressamdır vs… Ama Bedri Rahmi hepsidir!”

Oyun yönetmen tarafından beyaz duvarlar üzerine düşürülmüş Bedri Rahmi dizeleri ve resimleriyle ilerliyor. Aksiyon –çoğunlukla- bu sinematografik yönlendirme eşliğinde ilerleyip, gelişiyor. Aktörün işi zor! Neredeyse sıfır dekorla ilerleyen oyun, aktörün başarılı oyunculuğu ve yerinde tonlamalarıyla sizi şiire, resime, tiyatroya doyuyor. Oyuncunun kendini kasmadan, gereksiz vurgu ve abartılara girmeden –adeta konuşuyormuşçasına-  dizelere can vermesi, kendini metnin önüne koymaması oyuna olan ilgiyi daha da artırıyor.

“Tek Kişilik Yaşam” oyununda aktöre hizmet eden tek aksesuar Yedi Uyurların “Mernuş” karakteri olduğu gözleniyor. Oyunu kaleme alırken “uyku” ve “hareket” karşıtlığından beslendiğini vurgulayan yazar Erkan Yılmaz, bunun nedenini şöyle açıklıyor; “Bedri Rahmi, sonsuzluk imgesinin yıkıcılığını ruhunun en merkezi yerinde beslemişti ve bu nedenle, varlığını paramparça etmişti. Onun İçin devinmek özgürlüktü, tıpkı uyumakta olduğu gibi! Uyumak, onun yaşamının temel imgelerinden biriydi. Büyük bir varoluş boşluğunu verimli bir yaratıcılık sürecine dönüştüren iki temel işleyen vardı onda: Uyku ve hareket!” Eylemsizliğin öteki adı denilecek kadar stabil bir kavramdır uyku… Hareket ise uykunun –bir başka deyişle- eylemsizliğin en bilindik karşıtlığıdır. Metnin özüne sinmiş bu iki karşılığı Ayşe Lebriz Berkem ile aktör Emir Çiçek işlevsel bir yönelişle değerlendirmiş ve sahneye aktarmışlar. Tek kişilik oyunların gerek reji, gerekse de oyunculuk bağlamında risk taşıdığı kabul gören bir gerçektir.

Bu bağlamda “Tek Kişilik Yaşam” oyununu reji ve oyunculuk açısından seyredilmesi gereken oyunlar kategorisinde değerlendirmek mümkün… Seyircisine şimdiden iyi seyirler…

KÜNYE

Yazan: Bedri Rahmi Eyüboğlu

Oyunlaştıran: Erkan Yılmaz

Yöneten: Ayşe Lebriz Berkem

Oyuncu: Y. Emir Çiçek

Dekor: Özge Akarsu

Işık Tasarımı: Ali Karaman

Müzik: Cem İdiz

Kukla Tasarım: Çağlayan Sevinçer

Görsel Tasarım: Coşkun Oğuz

Dramaturg: Özkan Maho

Asistan: Nergiz Acar

Sahne Amiri: H. Sedat Parlakgün

Kondüvit: Olcaytu Gönder

Işık Kumanda: Sabri Tolga Pekcan

Suflöz: Filiz Soyluoğlu

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Birgül Yeşiloğlu Güler

Yanıtla