Bu Oyunları Seyirci Yazdırdı

Pinterest LinkedIn Tumblr +

bu-oyunlari-seyirci-yazdirdia3a7766be1b54e63cac5[Mısra Belge ve Melike Futtu’nun hazırladığı Evrensel’de yayınlanan haberi paylaşıyoruz.]

Alternatif sahneler arasında kendine görünür bir yer edinmiş Tiyatro İkincikat bu yaz, alışılagelmişin dışında perdelerini kapamıyor ve Yarının Oyunları projesi kapsamında yaz süresince seyirciyle buluşmaya devam ediyor. Yarının Oyunları dört farklı oyunu sahneye taşıyacak. Proje dahilinde seyircilerin oylarıyla belirlenen dört temadan biri olan dönüşüm üzerine yazılan Cambazın Cenazesi sahnelenen ilk oyun oldu. 31 Temmuz’a kadar devam edecek olan oyun, kentsel dönüşümünden karakterlerin dönüşümüne, hatta bireyin dönüşümüne dek uzanan sarmal bir anlatı özelliğini taşıyor. Firuze Engin’in kaleme aldığı oyunda, İbrahim Halaçoğlu ve Tolga İskit toplamda yirmi iki karakteri canlandırıyor.

Cambazın Cenazesi’ni Berfin Zenderlioğlu yönetiyor. Oyunun sahnelenme biçiminde gölge oyunlarını da kullanan Zenderlioğlu, Hacivat ve Karagöz dönemini çağrıştıran şirin mahalleden, yüksek binalarla çevrili başka bir mahalleye bir dönüşümü anlatıyor.

Oyunun teması “Dönüşüm”. Kentsel dönüşümden oyuncuların dönüşümüne… Oyunda nasıl kurguladınız bu dönüşümü?

Metin kentsel dönüşüm üzerine kuruluydu. Alt metinde ise küçük bir kasabada değişen, dönüşen, küçük hesaplar peşinde olan, kendi halinde olan insanların dönüşüm hikayesine tanık oluyorsunuz.

Güzel bir anlatı metniydi ama bir taraftan da işin görsel boyutunun seyirciyi biraz doyurmasını istedim. Kentsel dönüşüm güncel bir mesele. Mahallemiz değişip dönüşüyor, bulunduğumuz iş yerleri dönüşüyor. Başka bir yerlere gitmek zorunda kalıyoruz. Buna tanıklık edelim ama ben de tiyatral tatlar adına gölge oyunlarını, fısıltıları kullanmak istedim.

Oyunda iki oyuncu birçok karakteri canlandırıyor. En başından beri belli miydi bu?

Her şey kura ile belirlendi. Metin karşıma geldiğinde biraz ürktüm açıkçası. Çünkü yirmi tipleme, iki karakter var ve iki oyuncunuz var elinizde. En azından üç oyuncu olsaydı dedim açıkçası. Ama anlatı metni olması ve oyunun dili yardımcı oldu. İki oyuncunun bu kadar tipi, karakteri anlatması bir taraftan seyirciyi yorabilirdi de.

Sahne geçişleri, ses, dekor ve ışık tasarımı çok farklı. Alternatif tiyatronun getirdiği bir farklılık mı bu? Yönetmen olarak katkılarınız neler?

Metin bana geldiği zaman “Orta oyunundaki tiplemeler var içerisinde” dedim. Anlatıcı var. Göstermeci bir oyun. Gölge oyununu kullanmak istedim. Aslında Hacivat ve Karagöz’e bir selamdı. Gölgeleri ve fısıltıları kullanmam belki de benim geldiğim tiyatro geleneğinden kaynaklıyor.

Hem oyuncunun işini rahatlatmak, hem sahneyi rahatlatmak, hem de seyirciyi yormamak için de paravanları kullandık.
Oyunun metni ezan ile başlıyor. Bunu seyirciyi içeri alırken kullanalım dedik. Zaten 24 saatlik bir hikaye. Sabahın beş buçuğunda Cambaz Rasim’in ölümüyle başlayan ve torunu Rasim İsmet’in doğumuyla biten bir süreç. Bu çember durumunu da seviyorum. Sürekli bir döngünün içinde olmak.

Seyirci karşısında şirin bir kasaba görüp onunla bütünleşmişken bir anda son sahnede yükselen binalar ve ezanla karşılaşıyor. Sembolik ama benim için vurucu bir sahneydi son sahne. Hepimizin yaşadığı dönüşümle yüzleşme anı gibiydi aslında.

SAHNELER SEYİRCİYLE AYAKTA KALIYOR
Alternatif sahnelerin sıkıntılarına dair neler söyleyebilirsiniz?

En önemlisi biz de bir kentsel dönüşümün parçasıyız. Özellikle Beyoğlu civarında bulunuyor bu sahneler. Bir sahne kuruyorsunuz, orasının güvencesi ve garantisi yok. Alternatif sahneleri devletin ve iktidarın desteklediği söylenemez. Başka ülkelerle kıyaslayınca tiyatro yapmak bizim için lüks. Sadece seyircinin desteği ile ayakta kalabilmek çok zor. Öte yandan bunu başarabiliyor olmaksa çok güzel bir şey. Bunu koruma çabası güdüyoruz sürekli.

BELİRSİZLİK ÜZERİNE BİR ARADA ÜRETMEK
Yarının Oyunları projesinden bahsedebilir misiniz?

Öncelikle yazın tiyatroların perdelerini kapatmasının yarattığı bir sıkıntı var. Bu nedenle yeni oyun, yeni proje seyirciyi heyecanlandıracaktı. Sanat üreten insanlar çoğunlukla bir şeye heyecanlanırlar ve onu yaparlar. Bu özelinde çok bencil bir tarafı barındırıyor. Bu sebeple projeye rastgele, bir belirsizlik üzerinden başlamak, birbirine güvenerek ve bir arada üretmek için en iyi yolu bulmayı sağladığını düşünüyorum.

Projede özellikle dönüşüm, ahlak ve adalet çok oy aldı. Medya son anda ilk dörde girdi. Galiba insanların algısı, Gezi sürecinden sonra bu üç temaya daha çok yöneldi. Özellikle dönüşüm İstanbul’un temel meselesi. Örneğin burası da bir dönüşüm yeri; Karaköy. Yan tarafta kağıt toplayıcıları var. Onların gitmesini hiçbir zaman istemiyoruz. Biz de onların hikayelerini anlatıyoruz zaten.

Evrensel

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.