Maden Cehennemi ve Sinema, Tiyatro ve Belleğimiz

Pinterest LinkedIn Tumblr +

raffi-a-hermonn[Rafi Hermonn’un T24’te yayınlanan yazısını paylaşıyoruz] Başbakan’ımızı, canları yanmış insanların hışmından kurtulabilmek için canhıraş vaziyette kendini bir markete attıran, Manisa’nın Soma ilçesindeki Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.e ait değişik maden ocaklarında 787 işçi çalışırken, trafo patlaması sonucu olduğu söylenen ve yine şimdilik 250 işçinin hayatını kaybettiği, bir ihmal cinayeti yüzünden yas içindeyiz…

Akşam televizyon kanallarına bakıyorum, dizi oynatmayarak yas tuttuklarını zanneden bazı TV yöneticileri, günün anlam ve ehemmiyetiyle hiç alakası olmayan yerli / yabancı filmler gösteriyorlar, iyi mi?

Neyse kolları sıvadık ve…

T24 Bağımsız İnternet Gazetesi olarak, maaşları kendileri alan ama fikir üretmesi bizden olan, TV kanallarımızın programcılarına önerilerimizi sunup katkıda bulunalım dedik

Tez, zaman kaybetmeden bari 15 Mayıs 2014 Perşembe gününden itibaren şu yerli ve yabancı filmleri gösterebilir, tiyatro piyesi ve sergiyi güncelleştirebilirler TV kanallarımız…

GERMINAL – Fransa-Belçika-İtalya ortak yapımı, 1993, politik melodram.

Yönetmenliğini Claude Berri’nin yaptığı, Fransa’da 80’lerin sonrası-90’ların başı, protest song türünde söylediği (Ermeni Soykırımı, Filistin’de yaşanılan katliamlar vs dâhil) şarkıları ile piyasa sahnesinde yerini alan Renaud’nun oyuncu olarak başarılı bir sınav verdiği, Emile Zola’nın meşhur romanından esinlenerek hazırlanmış bu film gösterilebilir mesela.

Oyuncu kadrosunun Renaud’dan başka, Gerard Depardieu, Jean Carmet, Judith Henry, Miou-miou, Jean Roger Mio, Laurent Terzieff, Bernard Fresson’dan oluşan, bu filmin senaryosunu Arlett Langmann ve Claude Berri yazmış, görüntü yönetmeni ise Yves Angelo ve tabii Renn Prodüksiyon bu dev yapımın lokomotifliğini üstlenmişti.

Arşivlerden öğrendiğimize göre, başta Tohum Yeşerince adıyla Türkçeye çevrilmiş, sonra film gösterilmeye başlayınca orijinal Germinal adıyla yayınlanmaya başlanmış Zola’nın bu yapıtı ülkemizde. Emile Zola’nın Rougon Macquart’lar diye adlandırdığı kitapların 13.cüsü Germinal… Flaubert ve Goncourt gibi tamamen hayal ürünü olmaksızın, tersine belgeye dayalı bir konudan hareket eden ünlü Fransalı romancı işte Germinal’i de böyle yazmış.

1860’larda Fransa’nın kuzeyinde, uzlaşmaya yanaşmayan maden işçilerinin şiddetli ve gerçek grev öyküsünü konu alıyor…

Sınıf çatışmaları ve burjuva sınıfının eleştirisinin bir kuyumcu titizliğinde işlendiği filmde, sosyalizm ve işçi sınıfı, zaman-zaman anarşizmin eleştirisini de yapmaktan kaçınmayarak denge çok güzel sağlanmıştı… Paris’te iken seyrettiğim bu film, hani koltuğunuzun sırtına dayandırmayan, sürekli öne eğilerek seyredilen cinsten.

ALPAGUT OLAYI – HAŞMET ZEYBEK – DOSTLAR TİYATROSU

Geçmişteki, Dostlar Tiyatrosu’nun oynadığı, Haşmet Zeybek’in Alpagut Olayı’nı da hatırlatmakta yarar var…

Türkiye’de işçi-emekçi sınıfının henüz bugünkü gibi üzerlerine afyon püskürtülmüş bir halde olmadığı yani 1969’larda; Paris 68 Mayıs Olayları’nın kıvılcımı yeni sıçramışken, yurdum işçilerinin kendi taban örgütlerini kurabilip maden yönetimine el koydukları yani Çorum İl Özel İdaresi’ne bağlı Alpagut Linyit İşletmeleri’ndeki 786 işçinin hikâyesidir bu.

73 günlük birikmiş ücretlerini alabilmek için Maden İdaresi’ni işgal ederler ve sonrasında yaşananlar üreten biz isek, yöneten de biz olacağız şiarıyla hareket eden hakiki bir öykü… Haşmet Zeybek’in yaşananları dramatik bir metine indirgemesiyle… 70’lerin sonu, Şişli Samanyolu Sokağı’nda, Dostlar Tiyatrosu dolup taşmıştı bu oyunla; beraber sahne aldığımız (Cemile Cevher Çiçek Anması) rahmetli Mehmet Akan ustam nur içinde yatsın…

MADEN – Yavuz Özkan, 1978 yapımı, politik film

Oyuncu kadrosunun, Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Hale Soygazi, Halil Ergün, Nurhan Nur, Ahmet Turgutlu ve İhsan Yüce’den oluştuğu; bu politik filmin senaryosunu Yavuz Özkan yazmış, görüntü yönetmenliğini İzzet Akay, müziğini ise Zülfi Livaneli ve yapımcılığını ise Atıf Yılmaz ve yine Yavuz Özkan birlikte yapmışlardı.

İlyas, maden ocağındaki son derece kötü şartlar içinde daha fazla çalışmak istemeyen ve bu düşüncesini işçilere sürekli anlatan bir devrimcidir. Çabalarının sonuç vermesiyle, Nurettin ve arkadaşlarını sarı sendikanın pençesinden kurtarır. Göçük altında kalmış işçilerin durumu kendisine yardımcı olmaz değil aslında.

Şaka gibi, tam medito-oriental (Akdeniz-doğu) coğrafyasına özgü bir yaratıcılıkla, maden sahibi, işçilerin isyankâr ve başkaldırmış halini dindirmek için şehre Lunapark (!) getirir.

İlyas ve Nurettin bir imza kampanyası başlatırlar. Devamını anlatmayayım artık…

Yine Paris yıllarımızdan, Nanterre kasabasında Türkiyeli öğrenciler ile Türkiye Filmler Günleri düzenlediğimiz sevgili Yavuz Özkan’ın da içinde bulunduğu 80 öncesi, belki nahif ama diğer yandan da bu ülkenin aynı zamanda politik filmler serüveninde yer almış filmlerin kategorisinde bu film. Birçok anlamda dönem ortamı ve mücadeleleri hakkında fikir verir.

Bu arada, yine 80 öncesi hatta belki de tam da 1980’de (eski) Cumhuriyet gazetesinin efsanevi karikatüristlerinden, Ohan nam-ı müstearıyla tanınmış, sevgili dostum Hovhannes Şaşkal’ın muazzam bir sergisi vardı… K – Ömür başlığıyla…

Bunu da güncelleştirebiliriz mesela…

Ağustos ortasında, dere tepe düz giderek dağıtılan bedava kömürlerin bedeli buymuş demek; eksik olsun vallahi; zira değil bir arpa boyu ilerlemiş olmayı, bayağı da geri gitmişiz, o anlaşılıyor…

T24

Paylaş.

Yorumlar kapatıldı.