Bir Bağımlılık Kaynağı Olarak Aile!

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Bahar Çuhadar

Craft Tiyatro’nun 27 Mart’ta prömiyer yapacak oyunu ‘Kalp Düğümü’ aileyi bağlılık-bağımlılık ilişkileri üzerinden sahneye çıkaracak. Melisa Sözen’in ilk tiyatro deneyimi olacak oyunda, anne-kız İpek Bilgin-Çağ Çalışkur da ‘oyuncu-yöneten’ olarak bir araya getiriyor. Ekiple birlikteydik…

Televizyon sunucusu güzel genç bir kadın. Lucy. Uyuşturucu bağımlısı. Onun avukat ablası, Angela. Ailesiyle yaşadığı sorunlar sebebiyle kendine zarar veriyor. Bu iki genç kadının annesi, Barbara. Eşini alkol nedeniyle kaybetmiş, alkol bağımlısı bir kadın. Bağlılık ile bağımlılık duygularının birbirine karıştığı; maddelerin vücutlarına ve ruhlarına verdikleri zarar kadar ‘sevgi-sevgisizlik’ git-gelinde birbirlerine de bolca zarar veren bir aile. Düğüm olmuş bir ilişkiler ağı. Tıpkı o makreme modelinde olduğu gibi; bir kalp şekli oluşturan ama içinde çözülmesi epey zor olan bir düğüm barındıran, ‘kalp düğümü’ gibi.

İpek Bilgin, Ezgi Çelik, Melisa Sözen, Melisa Doğu ve Erkan Köstendil’i Çağ Çalışkur yönetiminde aynı sahnede buluşturan bu ‘düğüm’, ‘Kalp Düğümü’, kırık dökük bir aile öyküsü anlatacak. Yazarı, Festen’i sinemadan sahneye uyarlayan İngiliz oyun yazarı David Eldridge. Türkiye’de ilk kez Craft Tiyatro’da sahnelenecek oyunu Okan Başar Bahar çevirmiş. Ekibin kadınlarıyla Milliyet Sanat’ın mart sayısı için buluştuk.

Ailenin kendisini de bir ‘bağımlılık’ olarak ele alıp sorgulamaya açan oyun, ana-kız İpek Bilgin-Çağ Çalışkur’u bu kez ‘oyuncu-yöneten’ olarak buluşturuyor. Dahası beyazperde ve ekranda çokça izlediğimiz Melisa Sözen’i ilk kez bir tiyatro oyununda göreceğiz, ‘Kalp Düğümü’ Sözen’in tiyatro sahnelerine de adım atışı bu yönüyle.

Ekibin cıvıl cıvıl kadınlarıyla oyunun hazırlık sürecinde buluştuk. İlk sözü genç yönetmen, Craft’ta son iki senedir dikkat çekici işlere imza atan Çağ Çalışkur’a bıraktık. Oyunu okuyunca vaktiyle annesi İpek Bilgin’in ettiği “İnsana en büyük zarar ailesinden gelir” sözü düşmüş aklına: “Hakkında bir şey yapmak istediğim bir sözdü. Bir anne ve iki kızını, onların birbirine ne kadar sevgiyle bağlı olduklarını, bağımlılığa sebep olan süreçlerin aslında nasıl sevgiyle ortak gittiğini anlatıyor. Zaten sevgi yoksa birbirimizden zarar görmüyoruz. Tam tersine birbirimize sevgi duyduğumuz için daha fazla güven bağı içine giriyoruz ve sonraki süreçler onun zedelenmeleriyle oluşuyor. Bunu hem eroin hem alkol hem de kendine zarar verme bağımlılığı üzerinden anlatıyor oyun.”

İpek Bilgin ise doğası gereği girift bir yapı olan aileye biraz dışarıdan baktıklarından bahsediyor: “Yapılan hatalar sevgiyle karışık. Basit basit nedenlerin ne büyük sonuçlar çıkarabileceğini görüyoruz… Çok basit nedenlerin alkolizm, uyuşturucu bağımlığı gibi sorunlara nasıl yol açabileceğini de gösteren bir oyun. Kalp düğümü birden açılan bir şey değil, konuştukça mesafe alıyor. Bağlılık iyi bir şey ama bağımlılık değil. Aynı eroin gibi, ailede de bağımlılık olma olasılığı çok yüksek. Hangisinin bağlılık, hangisinin bağımlılık olduğunu anlamak çok önemli, aile içinde de…”

Melisa Doğu, hasta bakıcı Marina olarak oyunda. “Lucy’ye kriz merkezinde yardımcı olan ama annenin kurduğu otoritenin farklı bir yansıması gibi duran bir hastabakıcı. Anne-kız ilişkisinin geldiği boyuta ayna olan bir karakter” diye anlatıyor.

Ezgi Çelik ise sert, objektif ve doğrucu avukat ‘Angela’yı taşıyacak sahneye: “Angela, ailede yaşananlardan sonra onları gerçeğe yakınlaştırma peşinde bir hale dönüşmüş. Ama o yüzden de aslında niye istenmediğini ve nasıl bir bunalım yaşadığını, kendini kesmek gibi gibi davranışlara yöneldiğini görüyoruz. Angela hayatla gerçek bir bağlantıya sahip olan ve aileye de gerçek hayatla bağ kurdurmaya çalışan bir karakter.”

Öykünün orta yerindeki Lucy anneyle bir tür muhtaçlık ilişkisi içindeki bir eroinman. Melisa Sözen, Lucy’nin annesiyle arasındakini aşk-nefret ilişkisi olarak tanımlıyor.

‘Kalp Düğümü’, Bilgin’in cümleleriyle “bağımsızlık için kopmanın nasıl gerçekleştiğini, bağımsız bir birey olmak için hangi halkaları bozmak gerektiğini, didaktiklikten uzak ve hatta tatlı bir mizahi dille anlatan, sonunda da ferahlama hissiyle bitiren” bir oyun. 27 Mart’ta saat 20.30’da prömiyer yapacak ‘Kalp Düğümü’ 28, 30 Mart’ta 20.30’da Fındıklı’daki Craft Teras’ta (Mebusan Yokuşu, No: 15) izlenebilir.

Kişisel Madde Bağımlılığı Öyküleri Dinlediler

Ekip, oyuna hazırlanırken Adsız Narkotikler’in (NA) açık toplantılarını takip etmiş. İpek Bilgin anlatıyor: “Tarifleri şöyle: Bağımlılık ömür boyu süren bir hastalıktır. Bırakmış olman aynı şeye düşmeyeceğin anlamına gelmez. Ailede bağımlılık varsa bu da ömür boyu süren bir hastalıktır. NA’da hiçbirimizin geçmediği zorluklardan geçmiş, hayatı dakika dakika cebine koymaya çalışan ve bunu başarmış insanlarla karşılaştık… Duygularını çok net ifade edebiliyorlar, muhteşem bir içgörüleri var. Fiziki arınmadan sonra esas zorlu süreç başlıyor, hiç tanımadıkları bir benle karşılaşıyorlar. En etkili hikâyelerden biriydi: 16 senelik bağımlıymış, 20 senedir temiz. ‘Bir baktım temiz olduktan sonra 36 yaşında bir adam duruyor karşımda. Ama buradan o 36 yaşına bakan adam 16 yaşında… Bilmediğim bir adam…’ diyor. Bir sürü şey okuduk, psikiyatristle konuştuk ama ne zaman ki NA’da kişisel hikâyeleri duyduk, o bilgilerin 150 bin katı daha fazla şey öğrendik.”

Melisa Sözen: Karşıma Böyle Bir Fırsat Çıkmışken…

Bugüne dek hiç tiyatro yapmadım. Dizi varken yapabileceğime çok inanmıyordum. Neden şimdi? Çünkü bu ekiple oldu… Burada güvende olduğumu hissediyorum. İpek ve Çağ benim için hem bir temizlik süreci olacak hem de oyuncu olarak beni bilmediğim yerlere götürebilecek iki insan. Hayatta karşına böyle bir fırsat çıkıyor, kabul etmemin en önemli sebebi bu. Başka bir metin olsaydı da “Evet” derdim. Başta çok korkuyordum. Yapmasam mı dediğim her an, “Allahım böyle bir şans var!” oluyordum. Dizilerdeki derine inememe seni bir kalıba sokuyor. Hep aynı yerden; onun biraz aşağısı, bir tık yukarısı diye ilerliyorsun. Burada oyunculuk babında da “Bak buralarda ne güzel şeyler varmış” oluyorum. Öncesinde de istiyordum tiyatro yapmayı ama nerede, kiminle yapabilirim sorusu vardı. Ve artık devam etmek istiyorum.

Yazının tamamı Milliyet Sanat’ın Mart sayısında.

Radikal 

Paylaş.

Yazarın bütün yazıları için: Bahar Çuhadar

2 yorum

Yanıtla