Tiyatroda Üyelik Programları: Kısa Vadede Kazanç Uzun Vadede Kayıp Mı?

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Çeviri / Müşterileri bağlamak çok ihtiyaç duyulan fonları sağlıyor, ama uzun vadede bu durum tiyatrolar ve patronları için iyi mi?

Guardian. 24 Ocak 2014, Çeviri: Gökhan Gökçen

King Lear

Sadece bilet… Simon Russell Beale Natinal Theatre’ın Kral Lear’ında. Fotoğraf: Mark Douet

Kral Lear’ı seyretmek için bilet ister misiniz? Evet, biletler tükendi ama isterseniz gündüz gösterisinde yer var. Ama başka bir yolu daha var. National Theatre’a yıllık 1200 pound ya da daha fazlasını ödeyin ve patronun size ayırdığı özel biletlere erişim sağlayın. Para her şeyi satın alamaz, ama birçok İngiliz tiyatrosundan içeri girebilirsiniz.

1000 pound veya fazlasına Donmar size gelişim ofisi aracılığıyla (gösteri başına en fazla dört kere)  özel rezervasyon yardımı sunuyor. Hemen sinirlenmeden önce tiyatroları bağışlara ve yardımseverlerden gelen fonlara yönelmek zorunda bırakan baskılara bakmalıyız. Üyelik programları ile arkadaş çevresi ilişkileri seyirci çekmenin bir yolu ve birçok tiyatro ve topluluk buna bel bağlıyor. Geçen sene National Theatre’ a 3.8 milyon pound bireysel bağış yapıldı. Buna karşın National Theatre’ın kapılarını açık tutması ve sahnesinin boş kalmaması için yıllık 70 milyon pounda ihtiyacı var. Max Stafford Clark’ın yeni yayınlanan Journalof Plague Year’ında [Belalı Yılın Dergisi] sürekli tekrar eden eğlenceli tema Out of Joint tiyatro topluluğuna insanları üye yapmak için harcanan aşırı çabanın yarattığı hayal kırıklığı.

Tabii ki birçok kişi bağış ya da hayırseverlik amacı yerine basitçe öncelikli rezervasyon avantajından yararlanmak için üyelik programlarına katılıyorlar. Tiyatrolar önceden para geldiği için üyelik programlarını seviyorlar. Prodüktörler de öncelikli rezervasyonu seviyorlar çünkü gelen gelir bir gösteri için bir tür avans sayılır. En düşük üyeliğin 350 pound olduğu Donmar dışında – bütün ucuz üyelikler uzun süredir neredeyse yok satıyor – tiyatroların çoğu öncelikli rezervasyon listelerini kapatmayı hiç de düşünmüyorlar. Fakat, hepsi de öncelikli rezervasyon ile gösterinin bütün biletlerinin satılmasının mümkün olmadığı konusunda ısrarlı. Royal Court gibi bazıları öncelikli rezervasyon uygulamasını bazı gösterilerde değiştirecekler: Örneğin The River oyununda öncelikli rezervasyon iptal ediliyor ve öncelikli rezervasyon üyeleri hüsrana uğratılıyor.

Hampstead ve Leicester’daki Curve gibi tiyatrolar için, asıl önemli olan sadece para kazanmak değil, seyirci oluşturmak ve düzenli izleyiciler ile ilişkileri daha da derinleştirmek de önemli. Birçok insan tiyatroları bağış yapılacak bir yer olarak görmüyor, bunun böyle olduğunu fark ettiklerinde ise birçok tiyatro izleyicisi belli bir tiyatronun çalışmalarına desteklerini bir bağış ile göstermekten memnunlar.

Eğer bağış ve öncelikli bilet satışı beraber konuşuluyorsa, erişim fikri ile nasıl bağdaşacak? Bir yanda organizasyonlar gelir bulma baskısı altında – ki eğer Donmar gibi 250 koltuklu bir salon iseniz sadece kurumsal destek ve gişe satışıyla bu işi yürütmeniz imkânsız – diğer yandan tiyatroya erişimi yaymak ve tiyatroya gitmeyi özendirme itkisi var. Tabii ki bu ikisi çelişiyor?

National Theater’ın  Travelex’i ve Donmar’daki Barclays Front Row [Barclay’ın  Ön Sırası] programı gibi programlar algıda biraz bir iyileştirme sağlasa da bir çok tiyatro izleyicisi kimilerinin daha fazla ödeyerek sıranın önüne kaynak yaptığının farkında. Bunlar bankerler ya da züppe gençler değil, çoğu hayatı boyunca bir tiyatrosever olmuş, öncelikli rezervasyon programının ayrıcalıklarından yararlanmak isteyen ve bunu karşılayabilecek bir hayat standardına ulaşmış kişiler.

Önümüzdeki senelerde destekler azaldıkça daha fazla tiyatronun üyelik programlarına başlaması ve olanların da daha sıkı programlar oluşturması kaçınılmaz. Soru mali destek sıkıntısının yaratıcılık ve sanatsal kaygıları olumsuz etkilemesine izin vermeden gelir arttırma ve muhtemel tiyatro izleyicilerine hizmet etmeyi sürdürmeyi dengeleyip dengeleyemeyecekleri.

Böyle yapmak onların çıkarına, çünkü – A.B.D.’de üyelik ile gidilen bir tiyatroya giden herkesin bileceği gibi – organizasyonun ana itici etkeni olan seyircinin tutuculuk, onay verme ve rezervasyon davranışları gibi kalıpların bir parçası olmak garip bir şekilde keyifsiz.

Hampstead tiyatrosunun pazarlama müdürü Jess Woodward’ın dediği gibi “Tabii ki üyeler isteriz, ama üyelik programları ve neyin sizin tiyatronuza uygun olduğuna bakacak olursanız, odadaki heyecanı nasıl sürdüreceğinizi de hesaba katmalısınız.”

Paylaş.

Yanıtla