Mimesis Haber / Şehir Tiyatroları’nın bu sezonki oyunlarından Vasıf Öngören’in yazdığı Zengin Mutfağı dün geceki (27 Aralık Salı) ikinci gösteriminde bozkurt işareti yapan iki seyircinin müdahalesine maruz kaldı. Saldırganlar seyirciler tarafından protesto edildi. Ve salonu terk ettiler. Oyunun yönetmeni Aslı Öngören ile olay hakkında sohbet ettik.
Öncelikle geçmiş olsun. Tam olarak neler yaşandı dün gece?
Oyunun sonunda aşçının faşizme küfrettiği yer vardır. Orada üçüncü sırada oturan iki kadın seyirci bozkurt işareti yaparak ayağa kalkmışlar. “Tanrı Türk’ü korusun” diyerek slogan atmışlar. “Bu oyun bize ülkücülere hakaret edemez” diye bağırmışlar. Salondakiler de alkışlarla ve sözle protesto etmiş bu iki kişiyi. Onlar da salonu terk etmişler. Tabi oyun bir iki dakika durmuş ve sonra devam etmiş.
Öncelikle şunu söyleyeyim, bu reaksiyonun benim için şaşırtıcı bir yanı yok. Ama iki şey şaşırttı beni. Biri reaksiyonun hızı yani oyunun daha ikinci seyirci gösteriminde böyle bir olayın yaşanması… Beni şaşırtan ikinci şey de biçimi… Daha çok internette ateş püsküreceklerini beklerdim. Ama bu kadar çabuk ve tiyatro salonu içerisinde, adabını da hiçe sayarak, bir sanat yapıtının karşısında olduğunu da unutarak gözü dönmüşçesine bir saldırının olmasını beklemiyordum. Bu kadarı hiç şehir tiyatrosunda yaşanmamıştır. Oyunu kesmeye, oyunculara saldırganca bir müdahalede bulunma cüretinde bulunulması şaşırtıcı ve üzücü.
Öte yandan buna karşı gelişen reaksiyonu da anlayabiliyorum. Ama Zengin Mutfağı’nın söylediği şeyden herkesin şu aşamada uzak davrandığı kanısındayım. Oyun metni daha çok kavramayı, neden sonuç ilişkisi içinde anlamayı, o tarih üzerinden bakıp bugünü daha net görebilmeyi, herkesin özeleştiri verebilmesini sağlayan bir oyun. Yani yapıt olarak olayın tartışılmasını bekliyordum, bunun peşindeydim. Bunun bir kamplaşma merkezi haline gelmesi en son istediğim şeydir. Biz sanatçıyız. Sanat yapıtı ile kendimizi ifade ediyoruz. Meydana çıkıp bugünün ülkücülerine küfrediyor değiliz. Sanki öyleymişiz gibi algılanılmayı ve öyleymişiz gibi defansa geçmeyi yanlış buluyorum.
Elbette özgür düşünce ortamı içerisinde oyun beğenilmeyebilir, ülkücüler hiç beğenmeyebilir. Ama o dönemin pek çok devrimcisi de, pek çok direniş yürüten işçi kesiminden insanlar da beğenmeyebilir bu oyunu. Ama bu kimseye oyunun ortasında oyunu kesmek hakkını vermiyor. Benim konuyu çekmek istediğim yer burasıdır. Bu oyunun çok geniş kitlelerce izlenebilmesidir hedef… Bunun için yola çıkıldı. Bu kadar çabuk bir provokasyon ortamına sürüklenilmesi metin için de, seyirci için de kayıptır.
Daha önce bu oyunun ilk oynandığı sıralarda da bir bombalı saldırı gerçekleşmiş sanırım…
Evet. İlk sahnelendiğinde… Ama ben bunu da dillendirmeyi doğru bulmuyorum. Hiç oraya bağlamamak gerekir. O dönemin gerçekliği başkaydı. Şu andaki durum bambaşkadır… Bu çocuklar da onu bilmiyorlar. Onlara da bir de böyle bir şey yapmıştı ağabeyleriniz diye hatırlatmak doğru değil.
Şimdi aynı koşullar da yok. Aynı ruh da yok. Çok farklı bir ortam var. Bu olayı kendi tarihselliği içinde görmeyi doğru buluyorum şu anda. Bu bize serinkanlı okuma versin isterim. Vasıf Öngören’in derdi de budur çünkü. O dönemde bunu başarmıştır. Bu dönemde de bunu başarmak bizim görevimizdir. Kamplaşmanın en keskin olduğu dönemde birileri doğal olarak oyunun tarafı ya da karşıtıyken Vasıf Öngören herkesin oyunun ne dediğini duymalarını sağlamıştır. Biz de bugün o ya da bu biçimde bu oyuna yandaş ya da karşıt olanları öne çıkartmak yerine oyunun ne dediğinin anlaşılmasına hizmet etmeliyiz diye düşünüyorum.
Oyun iki hafta boyunca Harbiye’de oynanmaya devam ediyor.
Mimesis Haber / İlker Yasin Keskin