Ömer F. Kurhan
AKP hükümeti uzun süre desteğini aldığı liberal entelektüel çevrelerle kopuş yaşadı. Bunun miladının 2011 genel seçimleri olduğunu biliyoruz. 2008 dünya ekonomik krizinin evrimi içinde AB’ye katılımın Türkiye için belirleyici bir siyasal değişken ve hedef olmaktan çıkması, AKP hükümetinin liberal bir toplumsal programı içerecek şekilde Türkiye’yi yönetme perspektifini ortadan kaldırdı. Sonuç, Türk-İslam ideolojisinin yükselişi, liberalizmin çöküşü oldu.
Sanatçılar Girişimi, gizli ya da açık AKP hükümetine bel bağlayan liberal entelektüel çevrelerdeki aşınma ve hayal kırıklığı sonucunda meydana gelen krizi değerlendirmek üzere harekete geçti. İlk “Büyük Gösteri”sini, 23 Aralık’ta, Bostancı Kültür Merkezi’nde, CHP sponsorluğunda yapmak istedi. Fakat “Mustafa Kemal’in askerleri” etkinliği fazlasıyla kendilerine yontunca, problemler yaşandı.
Çeşitli yazı ve bildirilerle “Büyük Gösteri”de yaşanan kepazelikleri örtbas etmek, bir daha olmamasını dilemek, hatta eleştirir gibi yapıp kendini sorumluluktan muaf tutmak ve yolumuza devam ediyoruz mesajları vermek, gerçekleri değiştirmeyecek. Kemalizmi koltuk değneği olarak kullanmaktan vazgeçemeyen, eksikliğinde dizleri titreyen, hatta yere kapaklanan bir sol anlayışın gösteri düzeyinde magazin yayınlarını da besleyen absürtlüklere imza atması, sol ile Kemalizm ilişkisinin tüketilmiş olmasından kaynaklanıyor.
Az çok aklı başında Atatürkçüler bile bir değişim, en azından bir revizyon ihtiyacının farkındayken, bu türden gerilemeci gösterilerin, iddianın aksine AKP hükümetini besleme işlevi gördüğü çok açık. ODTÜ’de birkaç yüz öğrenci, kamuoyu vicdanında Başbakan ve hükümetin büyüklenmelerine ağır bir darbe vurmuşken, çok iyi bir zamanlama ile Sanatçılar Girişimi imdada yetişti. Toplumsal muhalefet nasıl içeriden kirletilir konusunda araştırma yapmak isteyenler için de bulunmaz bir malzeme üretti.
Sanatçıların yüksek siyaset aktörleri olarak ortaya çıkması, profesyonel siyasetçiyi oynaması ve çeşitli partilerin vitrinlerini süslemeleri, bu partilerin halkla ilişkilerine renk katmak açısından faydalı olabilir. Fakat bu, Türkiye gibi örgütlenme kültürü geliştiremeyen sanatçıların olduğu bir ülkede, ciddi bir toplumsal sorundur.
Bostancı Kültür Merkezi’ndeki gösteriyi düzenleyen sanatçıların örgütsel dayanakları yoktur. Ne zaman ki sanatçılar (ve tabii genel olarak entelektüeller) toplumun üzerinde ve ötesinde gösteriler düzenlemeyi bırakıp sıradan vatandaş kimliğiyle kendi örgütlerini kurma konusunda samimiyet gösterirler, o zaman etkili ve “toplumsal muhalefet” adlandırmasını hak eden bir hareketin bileşeni olmayı başarırlar. Söz gelimi Tekel işçileri direnişe geçtiğinde ön saflarda kol kola resim çektiren ya da uzatılan mikrofonlara demeç veren, direniş ortadan kalktığında dağılıp başka bir direniş adresi arayan bir entelektüel duruşun absürtlüğü algılanmadığı sürece, Sanatçılar Girişimi’nin aşılması da mümkün olmayacak.
Bugünlerde, sanat alanında en önemli çıkışı üniversiteli amatör tiyatrocular gerçekleştirdi. ONK Ajans’ın “oynadığınız sosyalist Brecht’in oyunları da olsa artık siz de telif ödeyeceksiniz, verin paramızı, vermezseniz …” atağını biraz gecikmeli de olsa karşıladılar. Bu türden ayrıntı ya da ıvır zıvır sorunların Sanatçılar Girişimi’nin gündemi olduğunu sanmıyorum. Onlar büyük davaların peşindeler. Bir an önce hükümeti devirmeleri lazım.
ÖMER F. KURHAN TİYATRO YAZILARI