Şehir Tiyatrolarına Yapılan Darbe Protesto Edildi!

Pinterest LinkedIn Tumblr +

Mimesis Haber / Binlerce tiyatrocu Şehir Tiyatroları yönetmeliğine yapılan darbeye karşı İstiklal Caddesi’nde eylem yaptı. Repertuar belirleme yetkisinin genel sanat yönetmeninden alınmasını, karar alma yetkilerine  bürokratların da dahil olmasını sağlayan tepeden inme değişikliği protesto eden tiyatrocular “Şehrin Tiyatrosu Yok Edilemez” diyerek İstiklal Caddesi’nde yürüyüş yaptılar.

Şenlikli bir havanın hakim olduğu gösteride yer alan afiş ve pankartlarda şu ifadeler yer aldı:

“Korkuya Karşı Özgür Tiyatro”, “Muhafaza kâr sanat istemiyoruz!“, “İstanbul’un Tek Efendisi İstanbul Efendisi”, “To Belediye or Not To Belediye“, “Sanatı AKP gericiliğine Teslim Etmeyeceğiz”, “Müstehcen Olan Oyunlar Değil, Zihniyetler“, Sanatı Kuşatan Karanlığa Meydan Okuyoruz!”

Altan Erkekli, Berkun Oya, Fikret Kuşkan, Mehmet Aslantuğ,  Genco Erkal, Halil Ergün, Zeliha Berksoy ,Rutkay Aziz, Tarık Akan, Meltem Cumbul, Hasibe Eren, Sevinç Erbulak, Füsun Erbulak, Levent Tülek, Mustafa Alabora, Memet Ali Alabora, Nejat Yavaşoğulları, Binnur Şerbetçioğlu, gibi birçok sanatçı da gösteriye katılanlar arasındaydı.

Shakespeare kılığındaki bir kuklanın göstericiler arasında yürümesi ise gösterinin anlamını özetliyordu; çevredekiler ve katılımcılar tarafından da beğeni topladı.

Eylem katılımcılarına “Süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne yapmalı?” diye sorduk:

Sevinç Erbulak (Oyuncu, Şehir Tiyatroları): Buradayız çünkü tiyatromuzu kendimiz yönetmek istiyoruz, yeni yasa istiyoruz, tiyatroyu tiyatrocular yönetmeli, şehrin tiyatrosu yok edilemez diyoruz. Seyirciye de diyoruz ki: “Bu sefer uyuma, gel!”

**************************************************

Mehmet Aslantuğ (Oyuncu): Bu fahiş bir hata, elbette bir düzenleme yapılacak ve buradan geri adım atılacak. Ama önemli olan bu ve buna benzer adımlara ve niyetlere ihtiyaç duyulmaması. Birbirimize ve birbirimizin sorumluluk alanlarına güvenmeyi bileceğiz. Emanet ehlinde olacak. Gerilmeyeceğiz, germeyeceğiz.

*************************************************

Mehmet Ali Kaptanlar (Oyuncu,  Devlet Tiyatroları):

Beklediğimin daha ilerisinde birtopluluk oluştu. Bu daha bir başlangıç herhalde. Ne yapmalıyız: işimizi yapmalıyız. Doğrunun, iyinin, güzelin yanında olmalıyız. Bir kamuoyu oluşturmalıyız. Dünyada nasılsa burada da öyle olmalı; bürokratlar sanattan elini eteğini çekmeli. Sanat özgür bırakılmalı; çünkü sanatın doğası bu. O yüzden engelleyemezler bence, benim hiç korkum yok.

*************************************************

Binnur Şerbetçioğlu (Oyuncu, Şehir Tiyatroları): Bu süreç biraz üzüntü verici bir süreç. Sanat insanlar için bir solunum kaynağıdır. Bu soluk kesilirse yaşam durur. Tiyatro her daim yaşamalı ve biz sanatçılarla beraber yol almalıyız.

*************************************************

Nejat Yavaşoğulları (Müzisyen): Muhafazakar sanat diye bir şey olamaz, komik; oyüzden bu tanımlamayı çabuk geçiyorum. Bir baskı döneminden geçtiğimiz de bütün işaretleriyle ortada. Heykellere bile tahammül edemeyen bir yönetim, sanatla ilgili hiçbir şeye kendi düşünceleriyle örtüşmediği sürece izin vermeyecek gibi görünüyor. Bu toplum birçok aşamalardan geçmiş, aydınlanma mücadelesi, çağdaşlaşma mücadelesi iki yüz yıldır süren bir toplum. Bu geçici bir dönem ve tarihe bu şekilde geçecek diye düşünüyorum, benim umudum var her zaman için.

*************************************************

Aytaç Uçum (Öğrenci, Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar, Oyunculuk Bölümü): Aslında hükümetin bu süreç içinde birçok konuda kendi görüşü doğrultusunda bir darbesi olduğuna inanıyorum. Bu darbe dahilinde, sanatta ve şehir tiyatrolarında da kendisine göre bir yorumu var. Yönetmeliği kendi istediği şekilde biçimlendirmek için bir darbe yapıyor. Bizi düşündüklerini düşünmüyorum açıkçası. Bu çok büyük bir darbe. Kendi istedikleri oyunları oynatacaklar. Normal oyun metinlerini bürokratlar nasıl yorumlayabilir ki, böyle bir eğitimleri yok. Biz bunları durdurmak için buradayız ama sanmıyorum. Ben biraz umutsuzum; hükümeti ve niyetlerini gördükçe çok korkuyorum. Bu kalabalık güzel ama daha fazlasına ihtiyacımız var; sadece tiyatrocular olarak kalmamalıyız, seyircilere de ihtiyacımız var.

Eylemden Kareler:


*****************************************************************************************

Aysel Yıldırım – İlker Yasin Keskin / Mimesis


Eylemde İŞTİSAN tarafından okunan bildiri ise şöyle:

”Türkiye ve dünya kamuoyuna!

Herşeyin farkındayız.

1914’ten beri ehil ellerde olan İstanbul Şehir Tiyatrosu göz göre göre ehlileştirilmeye çalışılıyor.

Dünyada -herhalde- ilk kez bir tiyatro, tiyatro insanlarından arındırılıyor.

Sanatın içinden sanatçı kovuluyor.

Tüm bunlar sanatı ve sanatçıyı hizaya sokma ve halkın gözünde küçük düşürme gayretleridir.

Bilinsin; gerçekleri eğip bükerek hiç kimse sanat ve sanatçı ile halkın arasına nifak sokamaz.

Hedefin ne olduğunu görüyoruz. Özgür düşünceden korkmayan herkes görüyor.

Çok sesliliği tek bir notaya dönüştürecek olan “muhafazakar sanat” gibi söylemler, demokratikleşme diye sunuluyor. Sanatsal yaratı, siyasi iradeye teslim ediliyor.

Oysa sanat ve demokrasi, hiçbir siyasi iradenin faydacı beklentilerine göre yeniden tarif edilemez. Seçilmişlerin asıl görevi, sanata, ihtiyacı olan özgür ortamı sağlayacak altyapıyı oluşturmaktır. Onlar, bunu sadece sanatçı için değil, öncelikle halk için yapmak zorundadır.

Eğer yapmazlarsa, sanat sessiz kalmaz.

Sessiz kalmayacağız.

Öncelikle, dayatılan yeni yönetmeliğe karşı hukuki zeminde hakkımızı arayacağız. 100 yıllık Şehir Tiyatrosu mirasını her zeminde savunacağız. Ustalarımıza, İstanbul seyircisine ve gelecek kuşaklara karşı üstlendiğimiz bu sorumluluğu ülkemizdeki ve dünyadaki tüm sanat emekçileri ile paylaşıyoruz.

Hedefimiz, çağdışı yönetmelik dayatmaları yerine, çağdaş ve özerk bir İstanbul Şehir Tiyatrosu yasasıdır.

Ülkemize, değerli sanat kurumlarımıza, sanatçılarımıza ve halkımıza yaraşacak olan budur.

Karanlığa ve karanlığın getireceği korkuya karşı birlikte direneceğiz.

Sayın Belediye Başkanı’nın bir canlı yayında kurum sanatçılarına yönelik sunduğu öneriyi düstur kabul ediyoruz:

Herkes kendi işini yapsın!

Bizim işimiz tiyatro.

Korkuya karşı özgür tiyatro!

Korkuya karşı özgür sanat!”


Paylaş.

Yanıtla