Mimesis Çeviri / Sanat topluluğu muhafazakârların kadınları görünmez kılma isteğine meydan okuyor.
The Observer. 27 Kasım 2011, Çeviri: Gülsen Özbekar
Dansçılar Kudüs’te bulunan yenilenmiş Kolben Dans Stüdyosu’nun resimli pencerelerinde prova yapıyor. Fotoğraf: Abir Sultan / EPA
Dansçıların yüzlerindeki konsantrasyon büyük pencerelerden açıkça görülebiliyordu. Taytlar ve katlı bol üstler giyinmiş genç kadın ve adam, son dönemde Kudüs’te sahnelenmekte olan çağdaş dans gösterisi Babil’in provasını yaparken zarafetle dönüyor ve sıçrıyordu.
Provanın kendisiyle ilgili alışılmışın dışında hiçbir şey yoktu. Olağandışı olan, dansçıların Kolben Dans Topluluğu stüdyolarının önünden geçmekte olanlar tarafından görülür olmasıydı…
Topluluk Kudüs’ün merkezindeki binalarını oradan geçenlerin provaları görmesine imkân tanıyacak şekilde büyük pençeler taktırarak yenilediğinden beri, bölgedeki ultra-Ortodoks Yahudiler kadın dansçıların “ahlaksızlığı” olarak adlandırdıkları duruma karşı kampanya başlattılar.
Topluluğun kadınları gizlemesi için perdelerini kapatmasını talep ediyor, buna uygun davranılmadığında ise pencerelere vuruyor ve camdan içeriye doğru bağırıyorlardı.
Geçtiğimiz hafta topluluk konuyla ilgili tavır aldı. Babil’in gayri resmî bir performansı için perdelerini kaldırdı ve dansçılar tamamen görünür olacak şekilde provalarını yapmaya devam etti.
Haredi Yahudileri tarafından dans topluluğuna karşı başlatılan bu kampanya tek örnek değil. Son birkaç yıldır Harediler, Kudüs’teki reklam panolarından ve otobüslerin yan taraflarından kadın resimlerini kaldırmaları için şirketleri ikna etti ve kalanların birçoğuna da ya zarar verdi ya da onları sökerek çıkarttı.
Toplu taşımada ayrılmış bölümler ve postanelerde, eczanelerde, sağlık merkezlerinde, süpermarketlerde erkekler ve kadınlar için ayrı girişler için baskı yaptılar. Geçen ay, Sukkot Yahudi Festivali süresince erkekleri ve kadınları ayrı ayrı yürümeye zorlamak için Kudüs’teki bir sokağa bir bariyer koymayı denediler.
Hahamları kadın askerlerin ordunun şarkı söylenen törenlerinde yer almalarına karşı kampanya yürütüyor. Bir başka kampanya da erkek askerleri “dışarıda kendilerini öldürmek için bekleyen birlikler olsa bile” bu tarz etkinliklerden ayrılmaya zorluyor. Ayrıca kadınların savaş görevlerinde bulunmalarının yasaklanmasını da talep ediyorlar.
İki eski hava kuvvetleri komutanını da içeren on dokuz emekli tümgeneral, bu ay savunma bakanı Ehud Barak’ı hahamların taleplerini – “kadınların kamusal alandan ayrılması”- kabullenmenin İsrail toplumunun en temel değerlerine zarar vereceğini belirten bir yazıyla uyardı.
Haredi Yahudileri, Yahudi dini öğretilerinin, mütevazı kıyafetleri, erkek ve kadının kamusal alanda ayrı tutulmasını, ve utanç verici düşünceleri harekete geçirme ihtimaline karşı kadınların erkeklerin bulunduğu bir ortamda şarkı söylemesinin yasaklanmasını gerektirdiğini söylüyor. Aralarında dindar ve seküler Yahudilerin de bulunduğu muhalifleri ise, köktenci Haredi kampanyasının kadınları kamusal hayattan “silme” ve kamusal alanı kontrol altına alma girişimi olduğunu söylüyorlar.
Harediler ve diğer Yahudiler arasındaki gerilim tüm İsrail’de artıyor. Ancak gerilim, Haredilerin oranının %20’den daha fazla olduğu, yüksek doğum oranları ve pek çok seküler Yahudi’nin şehirden göç etmesi nedeniyle bu oranın hızla yükseldiği Kudüs’te çok daha şiddetli. Haredi olmayan pek çok insan, ultra-Ortodoksların Kudüs’ün siyaseti ve toplumsal politikaları üzerinde orantısız bir etkiye sahip olduğunu söylüyor. Dans topluluğunun kurucusu Amir Kolben, bunun görünür olmasının sorunlardan sadece biri olduğunu belirtiyor: “Kudüs ultra-Ortodoks Yahudiler ve seküler kültür arasında ortaya çıkan anlaşmazlık noktalarıyla dolu. Bizim dindar ya da ortodoks Yahudilerle hiçbir sorunumuz yok, ancak ne yazık ki aynı durum karşı taraf için geçerli değil.”
“Topluluk binasına büyük pencereler taktırdık çünkü sanatımızı Kudüs halkı ile paylaşmak istiyoruz; şehrin atmakta olan sanatsal bir kalbinin olduğunu hissetmelerini istiyoruz.”
Haredi temsilcileri Kolben’den perdeleri inik tutmasını istedi, ancak bu Kolben’in reddettiği bir talep oldu. Ardından topluluk, binanın sahibi olan şehir meclisinden talebe uymalarını isteyen iki mektup aldı. Mektuplar bir meclis üyesi ile eski bir görevliden geliyordu ve meclise göre resmi değildiler. Kolben, “Bu binalar bizim için güvenli değil. Belediyenin iyi niyetine bağlı durumdayız” diyor. Ancak geçtiğimiz hafta Kudüs’teki aşırı tutuculuğa karşı kampanya yürüten bir örgüt olan Yerushalmim ile birlikte Kolben, pencere perdelerini yukarı kaldırdı. “Kendi tercihlerimiz üzerinden burada olma, Kudüs sokaklarıyla iletişimde olma ve kendimizi dilediğimiz şekilde ifade edebilme hakkımızı beyan etmek istedik.”
Verilen tepki yine pencereye vurma ve bağırma oldu. Kolben, “Çok kaygılıyım, birinin gece gelerek camları kırmasından ya da yangın çıkartmasından korkuyorum” dedi.
Ona göre konu sanatsal özgürlük… “Kudüs çok karmaşık bir şehir. Dans burada işlemeye devam eden birkaç sahne sanatından biri. Uzun zaman zarfında pek çok sanatçı ve öğrenci ayrıldı çünkü kendilerini gösterebilecekleri yeterli seçeneği ve konuya ilgisi olan yeterli seyirciyi bulamadılar.”
Kolben, liberal ve seküler seslerin şimdilerde kendilerini duyurabildiklerini söyledi.
Bir avukat ve liberal İsrail Dini Eylem Merkezi’nin aktivisti olan Riki Shapira da aynı fikirde. “İyi olan şu ki, insanlar artık bir şeyler yapmaları gerektiğini anlamaya başlıyor: bu da protesto etmek. Haredi halkı çok güçlü ve başarılı. Bunun bir mücadele olmasının sebebi de bu.”
Shapira, örgütünün cinsiyet ayrımcılığına karşı olan Haredilerden telefonlar aldığını söyledi. “Pek çoğu bunun kendilerini bir gettoya doğru götürdüğünü anlıyor. Bazıları bunu istemiyor, ancak dile getiremiyorlar.”
Kudüs şehir meclisi cinsiyet ayrımına karşı olduğunu söylüyor. Bir sözcü, “Kamusal alanda ayrımın ve eşitsizliğin hiçbir türünü kabul etmeden ve bunlara hiçbir ehemmiyet vermeden hareket ediyoruz” dedi ve meclisin kendi reklamlarının kadın resimleri içerdiğini, ancak şehir meclisinin “reklamlardaki özel piyasayı denetlemediğini” ekledi.
Sözcü seküler belediye başkanı Nir Barkat’ın, Haredilerden gelen siyasal baskılara karşı dirençli olmadığı iddialarını ise reddetti. “Belediye Başkanı Barkat şehirdeki tüm sektörleri geliştirmek ve tüm vatandaşlarının yaşam kalitesini arttırmak için çalışıyor” dedi.
Kolben’e göre belediye başkanı destekleyici bir tavır takınıyor ve genç sanatçıları performans sergilemeleri için cesaretlendiriyor. Kolben kendi kamuya açık provalarının da devam edeceğini belirtiyor. “Baskılara rağmen burası bizim evimiz. Eğer sesimizi yükseltmezsek hiçbir ses olmayacak ve Kudüs sonsuza dek değişecek. Ödeyebileceğimiz muhtemel bir bedel var, ancak eğer biz ortadan kaybolursak, seküler Yahudiler de bir bedel ödeyecek.”
Peki, akıntının yön değiştirmekte olduğu konusunda iyimser mi? “Hayır. Güçlü değiliz, çok kuvvetsiz durumdayız. Sarsılmakta olan bir zeminde yürüyoruz ve alabileceğimiz tüm desteğe ihtiyacımız var.”