Yaşam Kaya
Bundan önceki yazımda Antalya’ya ve İstanbul’a gelerek sanatlarını icra etmek isteyen İsrailli sanatçıların İslami kesim tarafından tehditlerle ülkelerine geri gönderilmelerine değinmiştim. Sanatı, sanatçıyı; diline, dinine, ırkına göre ayırarak oluşturulan baskılar, son dönemde toplum tarafından olağan bir durum olarak algılanmaya başladı. ‘İleri demokrasi geliyor’ diye atılan manşetlerin ne kadar sahte olduğunu geçtiğimiz günlerde yaşanılan başka bir olayla bir kez daha anlamış olduk. İslami kesimin devlet yönetiminde egemen sınıf durumuna dönüşmesi, devletin zorlayıcı tüm denetim güçlerini kendi lehine kullanmasıyla sonuçlanıyor. Başbakanlık Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, aylık mizah dergisi Harakiri’ye keyfi olarak yaklaşık 150 bin TL ceza keserek derginin kapanmasına sebep oldu. Cezanın gerekçesi ise tam anlamıyla fiyasko: ‘İnsanları evlilik dışı ilişkiye özendirmek’ ve ‘Türk halkını tembellik ve maceraperestliğe itmek’.
Başbakanlık Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, nasıl bir yapılanmadır tam olarak bilmiyorum. Ama şu cezadan anladığım kadarıyla mizahi bir anlayışa tahammül edemeyen kişilerden oluştuğu aşikâr. İktidarın mizahçılara karşı takındığı tavrı başından bu yana hepimiz biliyoruz. Öyle ki Türkiye’de iktidarı, Başbakan’ı ironik üslubuyla çizen, eleştiren hemen herkese davalar açıldığını, cezalar yağdırıldığını gördük, yaşadık. Şu karardan anladığım kadarıyla artık davalarla iş uzatılmayacak. Ucu açık biçimde, keyfi cezalar verme yetkisini eline alan Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, mevcut sistemi mizahi diliyle eleştiren hemen herkesi aba altından sopa göstererek sindirmeye kalkışacak.
İnsanları evlilik dışı ilişkiye özendirmek, Türkiye’deki halkları tembelliğe ve maceraperestliğe itmek suçlamasına maruz kalan bir mizah dergisi, herhalde bugüne dek kendisine yöneltilen en saçma suçlamayla karşı karşıya. Türkiye’de yaşayan genç nüfusun işsizlik kıskacında, cebinde sevgilisiyle birlikte olacak, aile kuracak kadar parasının bulunmadığını düşünürsek, kimin gençleri bu duruma soktuğunu rahatlıkla anlarız. Sistemin en ağır koşulları altında ezilen, yıllarca emek vererek diplomasını alan, ama bir türlü iş bulma şansını yakalayamayan gençlerin ahlakını, kültürünü bir mizah dergisi bozuyor, evet kesinlikle doğru (!) Türkiye’de yaşayan insanlara seçimden önce ve sonra birkaç torba kömür, makarna, pirinç, şeker… dağıtanlar insanları tembelliğe, açlığa alıştırmıyor; fakat bir mizah dergisi bunu mükemmel biçimde başarıyor. Her şey söylenildiği kadar kolay değil!
Bu cezanın neden verildiğini, seçim zaferini yeni ilan etmiş bir partinin neden böylesi durumlara başvurduğunu inceleyelim.
Emir-İtaat-Boyun Eğme
Öncelikle, ülkede son 9 senedir toplumsal muhalefet yasalarla, kanunlarla sindirilmek isteniyor. Aslında bu söylediğim, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde alışılagelmiş bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Fakat içinden geçtiğimiz dönem geçmişteki hiçbir dönemle benzerlik göstermiyor. Oluşturulan kanunlarla beraber, insanları yasaların en ağır koşulları altına sokmak, dini egemen sınıf için mükemmel baskı unsuru haline geldi. Kendileri gibi düşünmeyen, kendilerinin hayat tarzına yakın durmayan her yazar, sanatçı bundan sonra gardını almak zorunda. ‘Ustalık dönemi’ olarak adlandırılan yeni günler, tamamen ‘emir-itaat etme-boyun eğme’ üçlemesini devletin tüm güçlerini kullanarak uygulamaya hazırlanıyor. Hatta uygulama safhasına çoktan geçildi. Sırada, insanları dönüştürme projesi var. Mizahın bir toplumda ironi kültürünü oluşturduğunu, kişilere gülerek bile olsa eleştirel bakış açıları sunduğunu bizlerin bildiği gibi, sistemin koruyucuları da biliyor. Genç nüfusun ağırlıklı olarak mizah dergileri aldığını, okuduğunu sokağa çıkarak anlayabiliriz. Tabii genç insanların kafasında dolaşan tüm sorunlar, eleştirel esprilerle bu dergilerde bulunuyor. Medyada artık hiçbir gazete ya da dergi böylesi haberleri sayfalarına taşıyamadığı için, insanlar kendi sorunlarına mizah dergilerinde tanıklık ediyor. Başbakanlık Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, aslında kendine biçilmiş vazifeyi yerine getiriyor. Toplumun en dinamik nüfusunu oluşturan gençleri mizahtan, eleştiriden tamamen kopararak; düşünmeyen, eleştirmeyen zihniyetler haline dönüştürmek istiyor.
Yaşadığımız olay çok vahim sonuçlar doğuracak bir durumdur. Toplumu ve gençleri koruma adına bahane üreterek atılan bu adım dalga dalga büyüyerek tüm basın-yayın organlarına uzanacaktır. Keyfi biçimde mizaha ve ironi kültürüne verilen cezalar, ses çıkarmadığımız müddet bizlerin de kapısını bir gün çalacak.
Not: BirGün, Radikal ve Ntvmsnbc.com dışında, verilen cezayla ilgili diğer basın kurumlarının -ciddi olarak- olayı görmemeleri son derece düşündürücü!